Yaşım on yediye gelmesine rağmen, çeneme dadanan ergenlik sivilcelerim beni terk etmiyordu. İşte şimdi de üç dört yerden yeniden azmaya başlamışlardı. Fark etmemle birlikte eczaneye ilaç almaya koşmam bir oldu. Ben böyle koştura koştura giderken, birisi kolumdan hızla çekti. Dönüp baktım. Eski okul arkadaşım Filiz ağzı kulaklarına kadar yayık gevrek gevrek gülerken, kaşlar çatılmış vaziyette, gözler yusyuvarlak, hem beni baştan aşağı süzüyor, o meşhur deve dişlerinin arasından tıslayarak hesap soruyordu.
- Çiğdem, nereye kıııız? Görmedin mi beni?
- Aaaaa, Filiz! Görmedim valla. Eczaneye gidiyordum. Nasılsın?
- İyiyim, sen nasılsın? Hadi beraber gidelim, lâflarız biraz.
Birkaç adımda eczaneye vardık. Her zaman kullandığım pomadı satın aldım. Tekrar dışarı çıktık. Filiz’i tanırdım tanımasına ama çok samimi değildik. Zaten birkaç yılımız birbirimizi görmeden geçmişti. “Ne konuşacağız şimdi? ” diye kara kara düşünürken, Filiz birden volkanik faaliyete geçmiş yanardağa dönüştü. Şuradan buradan saçma sapan ve hiç alâkam olmayan bir sürü mevzu arka arkaya kulaklarımda patlıyordu. Arada “ Hımmm, evet, sahi mi? ” gibi sözlerle dinlediğimi belirtiyordum. Nihayet ilgimi çeken bir şey söyledi.
- Bu Pazar buluşalım kız. Otobüs tuttuk. Şehir turu, piknik falan yapacağız. Sen de gelsene.
Loş bir ortamda ne olacağına dair en ufak bir fikrimiz olmadan bekleşiyorduk. Müthiş kalabalıktan insanların sadece yuvarlak kafaları fark ediliyordu. Herkes suskun, çaresiz ve şaşkındı. Bir süre öyle bekleştikten sonra kalabalık hareketlendi, sola doğru dönerek ufka bakmaya ve konuşmaya başladı.
-Beratlarımız verilecek.
-Bu kalabalıkta ben nasıl alacağım?
-Susun, duyamıyorum! Belki benim adım söylenmiştir.
Seni nasıl anlatsam, günün karanlık yanı
Merakları celbeden, esrarın âsitanı
Lerzanak avizenin, etrafında hareler
Asumanda göz kırpar abidi sitareler
Gölge on katı olur, cüceler de devasa
Bülbül gülün koynunda, kan emerken yarasa
AŞK KORSANI HERGELE
Geçende tutukladılar beni
Ellerimi bir güzel kelepçelediler
“Ne oluyor gardaş? ” diyecek oldum
Lafı boğazıma tıkıp
Bu kubbede meşk okuduk
İlmek ilmek, desen desen
Kalp gözünden aşk dokuduk
Hiç bıkmadık ne ben ne sen
Özeldi biz alfabesi
Bu gece kesseler dökülmez kanım
Vardığım sen değil, bir başkasıydı
Gözlerimi yumdum. Neden mi canım?
Sardığım sen değil, bir başkasıydı
Beni kapattılar tarla borcuna
Hep aynı devridaim
Bugün de dünü aradım, hayıflandım
Gitti gelmez, uçtu konmaz
Yiten ömrümden yitti
Ekserisi boşa gitti
Kıpkırmızıydı aşkın
Geri kalan ne varsa kara
Kapkara
Kıpkırmızıydı aşkın
Boyandım baştanbaşa
Deli kalayım bırak, aklımı alan sensin
Yüreğim sızlanarak şefkatini dilensin
Her horlamanda acım daha keskin bilensin
İntihar bu diyorsun, hiç âşık olmadın mı?
Günden güne eriyip sararıp solmadın mı?
Senden bir adım önde giden
Işığın olur sevdiğin
Oysa
Gölgen gibi takiptedir
Fısıltılarla
“Ya ona bir şey olursa? ” diyen
Terkedilen yürekler bilirim nasıl şaktır.
Lakin böyle sevdayı terk edende ahmaktır
Fazla demeyin kıymet bilmeyenlere haktır,
Merak ettim ahmağı bilmek geldi içimden
bu güzel şiiri ve şaire hanımı kutluyorum saygaılarımla hasan karabay
HAFTANIN ŞAİRİ: Mücella Pakdemir'i yürekten kutluyorum
nice başarılara