İki gonca gülüm var dalından düşmüş
Koklamaya hasretim uzun zamandır
Meğer gülden ayrılık ne zor ölümmüş
Ölüyorum dostum ben uzun zamandır
Aşk imiş gerçek sınav; varlığın sebebi aşk!
Zirvede “O”, sen “O’nun”; yarlığın sebebi aşk!
Ay kilidi açar açmaz
Milyon gölgeli birkaç aymaz
Parmaklarının üzerinde, kan donduran sinsilikte
Mâbede süzüldüler
Nefertari’nin aşkı hâlâ göğsündeyken
Kemiklerini çaldılar Ramses’in
Kader mi diledi, ben mi şaşırdım?
Küslüğü ezelden, gönlüm yaralı
Elime ne geçse yere düşürdüm
Bu mudur bahtımın makûs kuralı?
Merakım peşine taktı, götürdü
Bâtıla uyma nefsim, sana, bana ölüm var
Baldan tatlı canına elbet bir kıyan olur
Ukbada körüklenir azabı tattıran har
Sağın soluna çatar, servetin ziyan olur
Mâsumiyet zincirin yavaş yavaş çözülür
Hâlende pervâne can, mah-cemâline düşkün
Alevinde kavuran dîdar-ı nârdın Leylâ’m
Suskun iken dilimi çözdü ölümsüz aşkın
Sen ki ezelden beri, ben için vardın Leylâ’m
Bir hiç idim cihanda, içim dışım kupkuru
Bu sıkıcı şehrin garında buğulu gözlerimizle ne işimiz var?
Hüzün damlıyor gökyüzünden, zamanımız dar
Sevda yolumuzun son adımı burası
Elveda oluyor, “Kendine iyi bak! ” dileklerimizin arası
İçinde kırık dökük ne varsa sakın söyleme
Üç beş adam buluştular
Çatık kaşlı, sert mizaçlı
Kararlı ve kızgındılar
Şövalye yüzüklerini ovaladılar
Parlattılar
Hüzün dökülse de geceye
Liman ışıkları bir bir sönse de
Melteme saldığımız çığlıklarımız
Hırçın poyrazlarla geri dönse de
Unutup gidenlerden değiliz
Bir “Ah! ” hatırına çıkar geliriz
Çok aradım, silinmişti izlerin
Sırra kadem bastın yârim, nerdesin?
Sen, ben olduk, nesi vardı bizlerin?
Öldürmek mi kastın yârim, nerdesin?
Mey yerine gurbet içtim zehirli
Terkedilen yürekler bilirim nasıl şaktır.
Lakin böyle sevdayı terk edende ahmaktır
Fazla demeyin kıymet bilmeyenlere haktır,
Merak ettim ahmağı bilmek geldi içimden
bu güzel şiiri ve şaire hanımı kutluyorum saygaılarımla hasan karabay
HAFTANIN ŞAİRİ: Mücella Pakdemir'i yürekten kutluyorum
nice başarılara