İki ulu koldan başlandı kazma
Dağın sırrına inmekti rıza.
Kazma vuruşuyla kesildi hiza,
Vatanın aşkıydı kalpteki dinmeyen sızı.
İki ulu koldan başlandı kazma
Dağın sırrına inmekti rıza.
Kazma vuruşuyla kesildi hiza,
Vatanın aşkıydı kalpteki dinmeyen sızı.
Boş beşikte sallanırken geçmişim
Ninnileri anılardan seçmişim
Hem günümden hem dünümden geçmişim
Sefayı cefadan kırpanı gördüm
Kaderi kederle çırpanı gördüm
Kerkük'ün zindanı obaya soğuk ve dardı,
Her yüzde bir keder, bir nefes, feryat vardı.
Bilmeden suçumu, günahım neydi,
Zulmün o gölgesi üstüme değdi.
Toprak kokar tarihi her zerresi bin yıllık iz
Oğuz'dan Selçuklu'ya süregelmiş bir deniz.
Arrapha'dan fısıldar binlerce yılın sesi
Kerkük bir şehir değil, bir milletin nefesi.
Bir içli ağıtla susar son perde,
Karacaoğlan'ın yattığı yerde
Hasret tüter yâremden, gönül derde
Düştükçe, dinmez bir sızı dem
İyilik kalbinde İyidir iyilikse
Kalbinde ki iyilik bir kar içinse
İyidir diyemem bu iki yüzlü gizeme
İyilikse gizlidir, kalpteki güzelliklere
Sevgi dilinde çiçektir sevginse
Başımız ellerde, gölgeler çağırır,
Sokak lambası dalların gölgesini, yüreklere ağdırır.
Tebessüm kayıp değil, Kızılelma’dır bir iz,
Türk’ün kalbi bir atar, tarihle can bulur her söz.
Kôr Düğüme Kör Kuyu
Sen dostumdun, o ise bir çocuktu gözümde,
Sular duruydu, gökyüzü berraktı.
Ben bilmiyordum, o ise senden kaçar delice.
Sonra bir sis çöktü, bir ağ örüldü sinsice,
Bilmediğin kör kuyuya edersen heves,
Boğulur boşlukta kestiğin her nefes.
Sanırsın varış, oysa sonu hüsran,
Ardından sana güler bütün bir cihan.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!