Sen, benim sevdiğim
Her şeyin toplamıydın
Ben, bir de aşkla çarptım
Nefes gibi soludum varlığını
Uzaklara üfledim, hissettin mi
Gecemin gardiyanı olmuş, siyah kirpiklerin
Çığ düşmüş, kahverengi gözlerine.
Unutur muyum diye sorma
Ben müebbetinim, af beklemeyen.
Limana savrulmuş mavnalar gibi;
Henüz hüzün
Düşmemişken gözlerimize..
Zaman siyah- beyaz
Televizyonda gökkuşağı
belgeseliyken
Cebimizde mis kokulu
Gönül kıvrımlarında yürüdük
Aynı şarkılarla hüzünlendik
Aynı güneşle doğduk
Sımsıcak sarılıp
Aynı rüyalara daldık
Çıkıp geldin öylece.
Nasılsın diyorsun?
Bıraktığın gibi değilim,
Demek istiyorum.
Yaşamak da bir direnişti
Biz sonuna kadar direndik
Gülmek de bir duruştu
Her acıya bir gülümseme iliştirdik
Olmazı olur yapamasak da
Neydi bizi böyle hoyrat yapan
Ne anıların, ne dostlukların
Ne de bir fincan kahvenin hatırı var
Karşı komşu sohbetleri
Ahretlikler, kirveler
Zamanın içinde eriyip gittiler
Kaç mevsim çaldın benden,
Kaç yalancı bahara tomurcuklandım.
Soldu begonvillerim, büktü boynunu.
Bakışlarında şimşekler çakardı.
Gamzelerime dolardı damla damla öfken,
Yanmasaydı gönül,
Böyle içten, böyle harlı.
Çatlak dudaklarımdan
Yaralarım dökülür müydü?
Nasıl, bunca ağlardı kalemim,
Nasıl, gözyaşı dökerdi dize dize?
KADIN
Çakıl taşlarının üstünde,
Dik durmaya çalışan köhne bir masanın,
Kırık dökük iki sandalyesinden birinde oturup,
Rüzgarın yaprakların arasından süzülen,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!