Göğüs ucunu çekti bebeğinin ağzından.
Hem emzirdi, hem ağladı Aysel.
Koydu beşiğinin içine usulca,
Bakıcıya minnetle gülümsedi,
O gülümsemede neler yoktu ki.
Ay üşüyormuş haberin var mı
Bulutlar sarmalamış çepeçevre
Işığı düşmüş yüzüne
Bir hüzün perdelemiş gamzelerini
Yalnızlık üşütürmüş, sarılmış geceye
Hüzün mevsiminin şarabı
Kim bilir hangi kadeh son durağındır
Hangi dudağı öpüp veda edeceksin
Belki de bir şiirin elinden olacak ölümün
Bağ bozumunda yazar, kütüğün
Artık yeni bir hayata başladım
Yaşanacak başka bir hayatım
Olmadığını anladığım gün
Yine, yeniden aynı hataları yapar mıyım
Canım acıdığında, gecelerce ağlar mıyım
Belki de bir şehrin karanlık varoşlarında
lastik yanığı kokan bacaların isinde
Eski çöp tenekelerinin ıssız kokusunda
karşılaşırız, belli mi olur
Kırık kaldırımın köhne köşesinde
Uzun zaman geçti
Anlatacak çok şey birikti
Sabahın kör karanlığı bile olsa
Aklına geldiysem eğer
Hiç çekinme beni ara
Hangi iklimde takıldın kaldın
Hangi rüzgar vurdu seni yüreğinden
Nice dağ başı gibiydi öfken
Duruldu mu bensizliğinde
Dalgalara hükmederdi bakışların
Bilirim kederin
kader olmadığını,
bilirim insanın
yalnızlıktan üşüdüğünü,
Biliyorum bir gün döneceksin
Sen de özleyeceksin
Parmakların ellerimi
Gözlerin gözlerimi özleyecek
Saçlarını doladığım yıldızları
İçimde uyanan eski bir sızısın.
Hatıralar vagonunda,
Hızla geçen şehir ışıkları gibi,
Geçtin gittin aşk yıllarımdan.
Ne uzaktın,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!