Ucuzluktan alınmış yalnızlıklar
Ve haddinden fazla parlatılmış yaz anıları.
Asfalt yolun altında kurumuş dere yatağı,
Masum gökyüzünde göz kırpan haylaz yıldızlar.
Tüm haşmetiyle seyahatinde yaşlı gezegen,
Üzerinde insanlar ve üzerinde acılar.
Masalını yitirmiş bir hayalperest geziniyor zihnimde,
Gece karanlık ve Jüpiter gezegeni bir adım ötemde.
Ellerimi uzatsam gökyüzüne, tutabilirim gibi sanki
Uzanabilirim yıldızlara, aya ve komşum Jüpiter’e.
En çok ben dinlerdim babaannemin masallarını,
Vatan borcu namus borcu çıktı gurbet yoluna,
Belki uzak belki yakın vardı asker ocağına.
Ana baba hasretine yar hasretini ekledi,
Aslan gibi yüreğiyle vatanını bekledi.
Yemyeşil çayırlar
Ve masmavi gökyüzüyle bir cennetti kırlar.
Kıpkırmızı kan dereye dökülene kadar.
Birden bire soldu kır çiçekleri,
Çayırlar sarardı
Ve gökyüzü zından karasına döndü.
Gökyüzü aynı,
Yıldızlar ve ay,
Buram buram toprak kokusu,
Zamana meydan okuyan kitabeler,
Dağlar, ovalar, vadiler, tepeler
Ve akasya ağaçlarının beyaz çiçekleri.
Mutluluk dediğim uzak iklimlerin nazlı türküsü,
Sevinçler, uzak diyarlarda gezinen kuşların öyküsü.
Gardiyanı ben olan bir karanlığın içinde hapsolmuşum,
Herkes gül bahçelerinde açarken ben hep solmuşum.
Geceler bitmez bilmez bir müebbet mahkum uykusu,
Ben bahara aşığım, sana değil.
Güneşin toprağı okşamasına,
Ağaçların tomurcuk vermesine
Ve çiçeklerin rengarenk dansına aşığım.
Sen bilmezin toprak nasıl kokar,
Bu yangın,
Sebebim olacak bir gün.
Umursamıyorum şimdi,
Korkmuyorum da.
Ama biliyorum.
Gece ve karanlık,
Karanlık ve soğuk,
Soğuk ve yalnızlık içindeyim odamda.
Geçmişimden çıkıp gelen hayaletler,
Pişmanlıklar ve olmamışlıklarla ben,
Odamın en sert ikliminde,
Yalnızlığımı çektim kınından,
Yürüdüm üzerine geçmişin silik siluetlerinin,
Tanıdık tanımadık tüm acıları kazıyıp attım yüreğimden,
Bir tek sen kal istedim geriye.
Beceremedim…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!