Karanlık gecenin içinden geçti ruhum.
Sigara dumanıyla kirletilmiş gecenin içinden,
Zifiri karanlığından ve kararmış benliğinden.
Işık hızında ulaştım gökyüzüne
Ve yerçekimine aldandı bedenim.
Her şey yolunda, her şey iyi,
Ben iyiyim,
Yoksa ölecek miyim neyim?
Ölümün iyiliğimi iyiliğim?
Serseri bir kurşun parçalayacak mı atar damarımı?
Sen giderken sevda ikliminden ivedi bir yağışla,
Gönlümün çıplak ayakları koşar adım kanıyordu,
Sana giden dikenli sevda yolunda.
Sen gittiğinden olsa gerek,
Ulaşamadım bir türlü evrenin senli zamanlarına.
En korunaklı sığınağı,
Unutmak olsa gerek insanın.
Nasıl korunurdu yoksa,
O meşhur akıllı olma hali,
İnsanda?
Unutturmak istediler ve unuttuk hep birlikte…
Hakkı hukuku unuttuk,
Yiğitliği, mertliği unuttuk.
Dürüstlüğü ve haysiyeti,
Bir yazarın zihninde dolaşıyorum,
Satır satır izliyorum yaşantısını,
Anlatmak istediklerini
Ve anlatmaya lüzum görmediklerini.
Eski bir Fransız sokağında,
Yeni kıyafetlerle dolaşıyor yazar,
Gitmek istiyorum bu şehirden,
Gri bulutlarla kaplı bir sonbahar sabahında,
Tüm anılarımı ateşe verip terk etmek kendimi.
Tam da ağlamak üzereyken gökyüzü,
Tam da unutmuşken güneşi düşlemeyi,
Kaybolmak istiyorum kalabalık bir kaldırımda
Yaz sıcağı eritirken keskin uçlarını asabiyetimin,
Aynı rehavetin içinde gezinir kaybettiklerim.
Hayal kırıklarımdan dondurma külahımı yapsam,
Yalnızlığımdan soğuk limonatalar mı?
Akşam serinliğinde çıkmalı düşler seyahatine,
Sabah erkenden koşmalı umutlarım yarınlara.
Bozkırda çorak toprağa düşen yağmur damlası,
Beklenmiş ve hasret duyulmuş,
Hesap yarım kalmış,
Gözler geride ve açık.
Azrail’den bir gün daha istenmiş, umutsuzca.
Eller gökyüzüne açılamamış,
Anlamıyorum yıldızlar neden bu kadar uzak,
Gökyüzü neden bu kadar karanlık
Ve insanlık neden bu kadar acımasız oldu,
Yirmi birinci asrında dünyanın…
Oysa öyle mi anlatıyorlardı şiirlerinde şairler,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!