İlk bakıştı,beni sana getiren
Seni benden alan...
Tam üç kişiydin, sen oracıkta!
Ben iki kişiydim,senden uzakta
Aramız da konuşmalar oldu
Aramız da kah kahalar oldu
Bir ses var duyuyorum,görüyorum,
Oldukça yakınım, üşüyorum,
Yaprakların hışırtılı sesi kulaklarımı kemiriyor.
İçimde ölüme yakın bir ses var,
Kayboluyorsun,hayat kayboluyor,
Herkes tepelere tırmanıyor
Bu yerler,bu yerler ne kadar da dar
Ve ölüler,ölüler bile saklanıyor
Yerler,bu yerler ne kadar da dar
Saklanılmıyor da
Ölünmüyor da
Sanki hiçbir şey olmamış gibi,
Sen gelmemiş
Ve ben hiç doğmamış gibi,
Sildim evveli.
Ama silindim mi,işte o muamma...
Velhasıl güzel olan bir şey var...kuşlar hafiftir,bilirsin.
Şimdi sever gibi yaptım seni
Bak, bir adım attım sana.
Sonra gelişim rüzgar,toprak,su olacak.
Öyle allı pullu, sevda delisi hiç olamayacak
Yüreğim...
Bilirsin, başlangıçlar ve sonlar hep özlenir?
...
Belki bu kadar siyah ve beyaz kalmanın bir anlamı vardı;
Bir köşesine oturup dünyanın izlemekti asıl feyiz.
Belki onlar renklerin cömertliğini ağır çekimle idrak edebilme yetisine sahipti.
Kim bilir,belki bu azınlık Nijerya'dan bir gülümsemeydi,
Belki Kamerun'da bir sarılıştı,
Akşamın siyahlarını topla
Geceme gel.
Ve kadınların tüm çıplaklığıyla ört üstümü.
Sen gel yalnız bu akşam aşkıma-
Yalnız sen, sen beni kucakla.
Güneşi kucakla ve öyle yaklaş bana,
Uyandım,
Ve gökyüzü sen mavisiydi.
Güneş sendin.
Yokluğun değil can,
Varlığın çok uzakta kalmıştı...
Baktım atlasa yerin ben de
Yarım kalmış bir şiirsin sen
Görmediğim bilmediğim denizler gibi
Poyrazların uğruyor ara ara
Yokluyor kalbimi burda msın diye?
Yarım kalmış bir şiirsin sen
Seni anlıyorum,
Sen uzun süren bir sessizlik gibisin.
Ve bu sessizliğini ulu bir güçten alıyorsun.
Anlatmak istediğin kendi acıların değil,
Sadece durup bir kaç dakika kendini dinlemen yetiyor...
kahırede buyumek hakkınde sorularım var ıznınızden