Mehmet Zafer Şiirleri - Şair Mehmet Zafer

Mehmet Zafer

(Deneme )

Bırakıp gitmek çözüm olsaydı gidenlerin hepsi ihya olurdu.Oysa ne gidenler kaybolup gitti bu coğrafyada,ne kalanların gönlündeki fırtınalar dindi.Özlemler,hasretler ve acı dolu günler bir birini kovaladı .Gözyaşları akıp gitti öylece.Gitmek kimsenin işine yaramadı.
Düşünüyorum da ,gitmene sebep olacak ne yaptım diye.İnanki aklıma bir sebep gelmedi.Hani hep derdin ya “ sen de akıl olsaydı..” diye.Doğru söylüyorsun,bende akıl olsaydı ben bu durumlara düşecek adam olur muydum ? Hiç bu kadar avaz avaz haykırır mıydım ? Kendime yaptım ne yaptıysam.Sevdim,hem de çok sevdim.Sensiz geçen saniyelere tahammülüm yokken,şimdi büsbütün yoksun.Burnumun direği sızlıyor,içim kan ağlıyor.Kendi gölgem bile bana ar geliyor.Ne yaşadığım günler umurumda,ne geçen günler heybemde bir yer işgal ediyor.Bir avuç pişmanlığım olsun isterdim.Sevdiğime,bu kadar bağlandığıma,bu kadar yandığıma pişman olmayı ne kadar çok isterdim.Ama yok,yok işte.Seni seviyorum ve ömrümün sonuna kadar da sevmeye devam edeceğim.Gönlümde sana ayırdığım yerini hiç kimseye vermeyeceğim.Sen benim başımın tacı,yüreğimin tek sahibisin.Bırakıp gitmekle sadece hayatımda olmayacaksın.Ama büsbütün benimsin zaten.Sana dokunamasam da,kokunu alamasam da,başını göğsüme yaslayıp uyumasan da benimsin.Her anım,her saniyem seninle dolu.Belki karşıma çıkmasaydın sevmenin bu kadar güzel olduğunu bilmeyecektim.Romanlarda okurdum sevenin acı çektiğini,sevilenin acı verdiğini.Her acıya rağmen sevmekten vazgeçmeyenlerin budala olduğunu düşünürdüm.Romandır işte deyip,sonunu merak ederdim.Daha yarıya gelmeden sevilenin bir hiç uğruna sevenini yok saydığını okudukça,içimden nefret beslerdim ve isterdim ki romanın sonunda sevilen sevene gelsin,bütün pişmanlığıyla kapıya dayansın.Ama hiç böyle bitmedi okuduğum romanlar.Seven her zaman acı içinde kaldı ve sevilen hayatını bir başkasıyla yaşadı.
Sonumuz böyle olur mu bilmiyorum,ancak eğer böyle olursa da sana kırılmam.Sen mutlu olursan bana yetiyor zaten.Hem gayem seni mutlu etmek değil miydi ? Mutluluğu beraber yaşamak elbette tek arzumdur ama,eğer benimle mutlu olamayacaksan ben buna alınmam.Ben,seninle hiç karşılaşma ihtimalimin olmamasına rağmen sevdim.Yıllardır geleceğin günü bekliyorum,hiç gelmeyeceğini bile bile.Galiba hayatımın en acı tarafı da bu.Beni sevdiğini biliyorum,ya da ben öyle zannediyorum.Yoksa ne diye bunca senedir benimle zaman kaybı yaşayasın ki ? Gecelerin büyük bir kısmını bana ayırdın,benimle yazıştın.Gün oldu beraber güldük,gün oldu beraber ağladık.Gün oldu,her ikimiz de ağlamamıza rağmen bunu bir birimizden sakladık.Yani her ikimiz de gayet güzel yalan söylüyorduk.Bir birimize inanmamamıza rağmen ,bunu hep yaptık.Şimdi ne alemdesin,nasılsın bilmiyorum.Keşke bir haberin gelse de, nasıl olduğunu bilsem dünyalar benim olurdu. Benim seni merak ettiğimi biliyorsun,uykuyu gözlerime haram kıldığımı da..Buna rağmen bana yokluğunun acısını yaşatıyorsun ya, aklım almıyor.Keşke çıkıp sevmediğini söylesen belki bu kadar acı duymazdım.Kim bilir ,belki de gerçekten de sevmiyorsundur.Aklım gidip geliyor.Gel gitler arasında nefes almak zordur be gülüm.Hangi kitapta yazar, seveni böyle acı içinde bırakmak ? Yarım bırakmak,yaralamak,yârdan atmak.Kör kuyularda can çekişen bir esir gibiyim şimdi.Hangi yana tutunsam elimde kalıyor.Hani kıyıya yanaşsam limansız kalıyor.Benim senden başka düşüncem yok.
Bütün iklimlerden uzak bir mevsimsin gözlerimde.Yıldızsız gecelerde içim kan ağlaya ağlaya sabahlıyorum.Sen,kokusunu bilmediğim bir çiçek,uzanıp tutamadığım bir ömürsün.Güz rüzgârlarında yaktım gurbet türkülerini,her kese aykırıydım,sana tutsak.Sevmenin bu kadar suç olduğunu bilmezdim ....

Devamını Oku
Mehmet Zafer

(Makale)

O zamanlar köydeydik,yani köylüydük.Küçüktük,tek bildiğimiz köyümüz,bağımız,bahçemiz ve okul yolumuz.Çok katlı binaları bilmezdik,lunaparkı,televizyonu,sinemayı hiç bilmezdik.Duymamıştık çünkü.Çocuktuk ve tek derdimiz koyunları en iyi otlatan,en iyi çalışan biri olmak ve annemizden aferin almaktı.Arkadaş grubumuz yoktu,gruptan da habersizdik aslında.Arkadaş arkadaştır,bu grubu siz icat etmişsiniz.Mahalle arkadaşı falan da bilmeyiz biz.Köydeki bütün her kes arkadaşımızdı.Ha, bizde de sizde olmayan karşı köyden arkadaşlarımız vardı.
Her mevsimde ayrı bir neşe olurdu içimizde.Hele dışarıda güz yaprakları olunca keyfimize diyecek yoktu.Güz demek,ağaçların yapraklarını dökmesi demek,ve biz ayaklarımızın altında hışırtıyla dans eden yaprakların ritmine uyup türküler söylerdik.Yakalamacılık oynardık, kör ebe, saklambaç vazgeçilmezimizdi.Buradan bakınca,ne kadar da mutluymuşuz.Her mevsim çoğul sevdalarda koşuyormuşuz da sevdanın ne olduğunu bilmiyormuşuz o zamanlar.Gönlümüz düşermiş te haberimiz yokmuş.Derken bir gün sizden olduk,yani sizin gibi şehir hayatına başladık.Adapte olmak için ne zorluklar çektiğimizi biz biliriz.Siz bizimle oynamazken biz buna anlam yüklemeye çalışıyorduk,başaramıyorduk.Bizim sizden ayrı birer canlı olduğumuzu düşünüyorduk.Siz başka yaratılmışsınız sanki,biz başka.Biz hiç kimseyi hor görmeyi bilmezdik,ta ki sizi tanıyana kadar. Siz bizi kendinize yakıştırmıyordunuz,biz sonradan fark ediyorduk.Oysa biz kitaplarda okumuştuk “ köylü milletin efendisidir.” Nereden bilebilirdik ki,efendilerin hor görüleceğini.Köyden geldiğimizde kendimizi efendi sanıyorduk,ama sizin millet olabilmeyi beceremediğinizi bilemiyorduk.Biz,sizinle aynı sınıfı paylaşırken aynı sırayı da paylaşmak ve sizinle arkadaş olmak istiyorduk.Oysa siz bizi hiç görmüyordunuz.Biz arka sıralarda silinip giderken,gülücükleriniz ve bakışlarınız başka sıraların bahtına düşüyordu.Kıskanmayı bile bilmiyor,sınıfta ön sıraların,teneffüste oyun alanlarının size ait olduğunu sanıyorduk.O küçücük hayatımızda sevginin çoğul ekler aldığını düşünüyorduk ve sevgimizi aşk sanıyorduk.bu aşkın en tepesinde siz,en dibinde biz.En güzelini sevmek sizin hakkınız sanıyorduk. Ne çok yanlış sanmalarımız varmış bizim. Sınıfta tahtayı hep biz siliyorduk, gürültü olunca tahtaya bizim adımızı siz yazıyordunuz,cezayı biz yiyorduk.Kural böyle sanıyorduk.Yine de size küsmüyorduk,aranıza karışmak,sizinle oynamak istiyorduk,siz izin vermiyordunuz,biz yine de size küsmüyorduk.Çünkü biz, küsmeyi bilmiyorduk.Siz bizi her fırsatta çiğneyip geçtiniz,ama bizim istediğimiz bu değildi.Bilinelim istemiştik.Siz,bizi biliyordunuz,kendinizi bizden üstün görüyordunuz,biz bunu bile kabulleniyorduk. Yine de mutlu sayılırdık.Siz, bizim kalbimizde en baş köşede yer alıyordunuz,biz sizin kalbinizde bir defter süsü kadar bile yer almıyorduk.Bunu biliyorduk,yine de mutluyduk.Çünkü biz, sevgiyi aşk biliyorduk.
Yine de düşününce,ne kadar mutluymuşuz o zamanlar.Sonra büyüdük.Ancak biz daha büyümeden çok farklı şeyler oldu.Kim bilir,belki bu yüzden büyüdük,belki de biz büyüdük diye her şey böyle oldu.Sizin, simi dökülmüş bir aynanın önünde inanılmaz bir açıklıkla önümüze serilip de çözüldüğünüz gün,bizim rüyalarımızda gördüğümüz o şatafatlı hayatınız ayaklarımızın altına serilmişti.Artık biz sizin için rüyalar görmemeye başladık,siz dünyamızdan sessiz sedasız çekip gittiniz.Aslında gitmediniz de,biz size ayırdığımız dünyayı geri almıştık.Ve sizin de bizden bir farkınız kalmamıştı.Öyle sadeydiniz ki,çok şaşırmıştık.Aslında siz aynıydınız,sizden olağanüstü bir varlık çıkaran bizlerdik.Belki de buna ihtiyacımız vardı.
Henüz hayatı sizin okuduğunuz kitaplardaki gibi görmüyorduk.Ağaçların,cırcır böceklerinin sesini biz kitaplardan okumamıştık,bizzat içlerinden gelmiştik.Bizim gördüğümüz,sizin okuduğunuz bir hayat.Belki de sırf bu yüzden sizi olağanüstü yaptık.Siz kitaplarda taşlı,dikenli yolları okurken,biz o yollarda düşe kalka,dizlerimiz,ayaklarımız yara bere içinde yürümüştük.Sizin okuduğunuz kitaplardaki hayatın yollarından haberimiz yoktu ama,bir sığınağımız olsun istemiştik ve sizin yanınıza sokulmuştuk.Bizim de acılarımız vardı,ancak bunların hayata dair olduklarını henüz anlamıyorduk.İstiyorduk ki yatağımıza uzanıp gözümüzü uykuya yumduğumuzda düşünülecek güzel şeylerimiz olsun.Bu kadar basitti işte.

Devamını Oku
Mehmet Zafer



Sensizlik üzerime serpilen bir kara toprak
Ne yana dönsem
Burnumun direğini sızlatıyor harap bir mezar kokusu.

Devamını Oku
Mehmet Zafer

Ey hasreti her anımda kalbime
ok gibi saplanan kadın!
Daha hangi vakte kadar sürgünlere salacaksın
kavrulan yüreğimi.
Söyle! ! !
Söyle,daha ne kadar taşıtacaksın omuzlarımda

Devamını Oku
Mehmet Zafer

Hayatım dramatik filme benzer benim,
Her karesini acılarla,ihanetlerle bitirdim
Yarım kalmış bir roman gibi hayatım
Her sayfasında kalleşliğe uğradım
Hayallerim yıkıldı ama yenilmedim.

Devamını Oku
Mehmet Zafer

Gittiğinden beri masum yüzüne takıldı aklım,
Hiç bir şeyin zevki kalmadı kaçtı tadım tadım
Bana bir akıl ver bari çare bunun neresinde saklı
Benim bildiklerim kâğıttan duvarlar gibi devrildi
Düştüm bir gizin peşine meğer çare senmişsin
İstersen al beni götür bas istediğin çukura

Devamını Oku
Mehmet Zafer

Ah be Karasevdam !
Ben nelerden vazgeçtim de
Bir pişmanlığı konduramadım senli günlerime.
Aslında tek celsede bütün acıyı ona yükleyip sıyrılmak vardı,
Ama ben bir tek sana yakıştırmıştım sevdayı,aşkı.
Aşk senli günlerde pek şık duruyordu.

Devamını Oku
Mehmet Zafer

Uyandı bozkurtlar sonsuzluğun uykusundan
Kirpiklerinden şimşekler taşıyor,
Saçlarından yıldızlar akıyor.
Gözlerinde yakamozlar,
Ellerinde Kızıl Elma tadında
Gün yüzü görmemiş şafaklar..!

Devamını Oku
Mehmet Zafer

Ayrıldık işte !
Kim haklı,kim haksız ne önemi var bu saatten sonra.
Hem birlikte olmayı göze alamayan,
bir yanı gelmek isteyen,
bir yanı kaçan bir duygunun sahibiydin.
İki ayrı yolu bir güzergaha koymak

Devamını Oku
Mehmet Zafer

Adına sabır koyduğumuz nice bekleyişler içinde kaybolup gidiyor ömür. Bir yandan hasret, bir yandan tükenmeyen özlem tarumar ediyor insanı. Geçmişte yaşamayı düşlediğin yarınlar yıkılan hayallerini önüne yığdığında,yeni bir başlangıca kolun kanadın kalkmıyor. Birlikte yürüyeceğin yolun bir kıyısına tek başına çömelip kalıyorsun işte. Başını ellerinin arasına alıp düşünüyorsun, aslında düşünmek değil de , boş boş bakınıyorsun öyle.

Ne gelip geçen umurunda, ne gündüz, ne gece. Yağan yağmurun ıslaklığı bile umurunda olmuyor. Yüreğin alev alevken iliklerine kadar üşüsen de farkında olmuyorsun. Bir figan çöküyor omuzlarına, için avaz avaz ,dışın alabildiğine suskun. Yüz hatlarında yılların izlerini taşırsın, alnın kırışmış, göz bebeklerinin altında torbalar oluşmuş, saçına sakalına ak düşmüştür artık. Geriye dönecek imkânın kalmamış, yerinden kalkacak gücünü tüketmiş, adım atacak durumda değilsin. Acınacak bir haldesin artık. Sen tükenip giderken terk edenin de umurunda olmuyorsun. Her katil cinayet mahalline dönüyor dönmesine ya, yakasına yapışıp hesap soracak da değilsin. Ayrılık böyle lanet bir şey işte. Zamanla kendinden tiksiniyorsun, etrafına küsüyorsun… Eline bir şey de geçmiyor. Bir yara gelip ciğerlerine oturuyor ve sen nasıl hayatta kalacağının hesabını yapmaya başlıyorsun. Giden aklından çıkmıyor, yokluğu yüreğinin nasırına basa basa her gün aynı acıları yaşatıyor. Gördüğüne de, göreceğine de, sevdiğine de, seveceğine de değmediğini anlıyorsun ama ,artık her şey için çok geç oluyor..

Onunlayken gökkuşağı zamanı sonsuzluğa bağlar, her bulut toprak kokulu yağmurlar yağdırır gönlüne. Sonrası …! Dudakları çatlamış toprak, ekin bitmeyen tarla . Ve sen boynunu toprağa düşürmüş bir gelincik gibi kalakalmışsındır. Onulmaz bir derde duçar olmuşsundur artık, içinde fırtınalar kopar ve bütün yaşananlar gözbebeklerine gömülür. Yaşanılması mümkünken yaşanılamayan bütün yarınlar kanatsız uçuverir kirpiklerinin arasından. Bir sebebe dayandıramadığın gidişi aklına diz çöktürür. Sessizce içine akıttığın gözyaşlarına gömersin köpük köpük kabaran duygularını.Ay ışığına düşer gölgen ,ertelemeye imkân bırakılmayan ölü düşler kaleme alırsın,.

Devamını Oku