Methin okurken rüzgâr
Beni yakan köz dedim
Var git dedi, sözün var
Yolum tutan güz dedim
Ey! Hayal şehrimin kelimeleri
Sizler, söz nehrimi besleyen damar
Bitmiyor şu gönlüm delirmeleri
Her gün yanağına inerken şamar.
Esince içimde deli rüzgarlar
Alıp savuruyor beni kendimden
Her gönüle ayrı ayrı uğrarlar
Ezilmişliğimi onla yendim ben
Sen
Adını koyamadığım
Arayıp ta bulamadığım
Gecelerimde ak düşüm
Hayra yoramadığım gülüşüm
Deli yanım!
Adım yalnızlıktır, bilirim
Göçüp giden zamanlarımdan arta kalan
Aşk yolculuğumdan çöl havası eserken yüreğime
Yolumda divane çığırışları var
Kitaplar dolusu ağıtlar birikti gözlerimde
Ah omuzlarım ah!
Nasıl da taşırsınız beni, sırtınızda?
Aşarsınız benimle yokuşları
Her çağrıya kulak kesilip
Koşarsınız
Yıllardır
İçimin yokuşlarından geçerek ulaştığım,
Soğuk, sıcak demeden dağ, tepeler aştığım.
Aksakallı, gün geçirmiş, Ulu ozan, şehirler,
Taşlarını konuşturan, ezber bozan, şehirler.
Tarih tüten seyyahların hikâyeni anlatır
Her bir köşen, mesken tutmuş garipleri ağlatır
Çağlar aşan adımların izlerinde yürüdüm
Hüzün şehrim! Gerdanını ıtır ile bürüdüm
Sahipsizlik mahzeninden çıkacağın gün olam
Adamlar bilirim
Kan gecelerinde sabahlara vuslat türküsü
Yeryüzünün gözlerinde sevdamın ak görüntüsü
adamlar
Güz bulanmış sözlerinde eylülleri büyüten
Her bir kırışığı tozlanmış değer
Alın teri sarmış kırk yamasını
Harabe sen değil; bizmişiz meğer?
Görebilsek, adamların hasını.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!