Alev dalgalarının dövdüğü sahildeyim
Cihanın selam durup, övdüğü sahildeyim
Sessizliğine kanma, coşkun yürekler taşır
Kibir saltanatının öldüğü sahildeyim
Yamaçların haykırır soyumun türküsünü
Bir beyan yayılır gönül yurduma
Leyla, nazar etti haline, derler
Nice dertli koşar; gelir yardıma
Çerâğı tutuşup kavrulan erler
Aşinadır hepsi intizarıma
Bir çoban gezer bu dağda, garip bir çoban
Yayla kokusundan alır, besler kavalın
Şu meleyen sen misin, nerededir oban?
Her bahar yakar beni, sesler kavalın
Peygamberler şehri, ezeli vatan
Makamı İbrahim, kalbimde atan
Hazreti Eyüp’tür sabrımı tutan
Gönlüme gel eden elden utandım
Ay dolanır, gecem ışır, yaşından
Gözlerimi damlatan
Resmine dönüp baktım
Saçlarımı ağartan
Mevsime gül bıraktım
Bir yanık ses duyulur
Acılar birikmiş
Hep eski şarkı
Yaban göz dikmiş
Bağlaya arkı
Bozgundur yaşanan
Neden karın kalkmaz ey gönül dağım?
Sökün edip gelen çığın öldürür
Ekin eksem; bitmez, biçmez orağım
Başı boş başaklar düşman güldürür
Mihnet etmem daha, sineme ardır
Yücelerden gelen sestir
Tut elinden havan estir
İşte budur benim babam
Dünyam ısıtan nefestir
Korkum biter geldiğinde
Ben Var mıyım?
Sevgili!
Gözlerinden dökerken damlaların
Hücresinde ben var mıyım diye düşünürüm?
Ben var mıyım gözesinde sevgili?
Beyaz bir Doğu’sun, beyaz bir doğum
Renginden sevincim kanatlanıyor
Rahmet tutanağım, varım ve yoğum
Tövbem ki deste deste katlanıyor
Düşürülensin, hakikatin izleri,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!