Hepimiz açız, birbirimizin gözünün içine bakıyor gözlerimiz.
ortada bir paket bisküvi dolaşıyor,
her ağızda aynı tat,
aynı burukluk.
Kağnı yavaşlığında saatler.
Sana demedim mi!
şiirle yatmanın, şiirle kalkmanın
şiirin içinden geçmenin,
şiiri kıyı boyunca gezmenin,
şiir gibi içmenin,
şiirde boğulmanın, şiirle uyumanın
Unuturum dedim,
Haliç kıyılarında
Dolaştım, kaybolmuş Feshane’de.
Sırra kadem basmış İstanbul evliyalarında
Huzur aradım.
Nedenler yarattım kendime,
Ve yeniden yaz
Toprağa bağlı damarlar
Büzülmüş.
Ve yeniden bahar
Çöken bu üstümüze
İnsan bir gün yorulacak yalnızlığından.
Aranacak
Bir eş,
Bir çocuk.
Çocuk büyüyecek,
Yeşillenecek dalları küçük ağacın.
Eni olmayan bir gecenin sonunda
Bir yumurtanın sarısı
Yükselip de göğe
Geride bir kırık kol,
yok bir bacak ve
“Rolümü istiyorum”
diye ağlayan kelimeler bırakarak,
Göçüp gitti birimiz, en gerçek oyuna.
Cahil periler,
Namlu kafalı küçük insancıklar,
Taş bina katilleri,
Soğuk ve ürperten havalar
Bölüyor
Kondüktörün ray düşlerini.
Kıpırdadı bir yaprak bir yol ortasında.
Sonbaharın bütün hüzünlerini üstüne giyinmiş,
Kurumuş... Sararmış... Solmuş...
Bir yaprak vuruldu bugün,
Arnavut kaldırımlı bir yol üstünde yatıyordu.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!