Sabır ki ola her daim mihrabım
Hem sevabım ola hemi günahım
Yıldızlar yağarcasına düşlerim
hangi kapıda bağlı
uslu
kınalı kuzudur
huzur
ne ayıptır ki adı insan olana
Afganlı güzel kızın
savaş paniği çocukluğundan uzanıp anneliğe kısacık zamanda
göç yollarında çökekalmış
şu ünlenen iki resmine bakıp bakıp
değeri ölüm korkusuyla biçilen
ve kurşun gibi delip geçen bakışlarına mı
Nazire Hanım
ne güzeldir şimdi sizin oralar
yaşanmışlardan
sanki bin yıllık güzelliğinizden taşmış
cinselliğiniz ve rayihası gizli aşkın
O gece,garip bir rastlantıydı bizimkisi;
sen yılların karanlığında kaybolmuş,
bense yıllarını kaybeden.
Neden?
Sorduk sık sık,
nedenleri bir bir bilirken..
Geçip gitmişsin yanımdan
Ben/hülyalarında senin
Ben/olacaklarla meşgul
Aynı evde
İki yabancı
Duymamışım bile seni
yeller eser Nemrut'ta
toz alaz
kül ve duman
aman vermez
aman vermez insana
kuşa kurda
pistir bataklık
bir iki üç dikilip ayağa
bulaştığınla kalmayasın
ulaşasın
Siz
Suruç’u bilmezsiniz
Şimdi
Suruç’lu olsanız bile
Parapara’yı
Ogan’ı
dinmedik hala
biz yorgun
gece yorgun
tuşlar ve parmaklarımız
düşünemez olduk
bellekler durgun




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!