Şu koca dünyada halim hiç kalmadı
Açlığa, yokluğa ömrümü verdim
Ben hep için-için gözyaşı döktüm
Yine dosta dost cana can dedim
Severek nicesine hep sarıldım
Dîsa çima bo me qîr û qetran e
Agir ket dilê me hezar caran e
Daê Kevser’a me bi navûdenge
Oy felek çima roj li me aran e
Êşa derdan, kulan e li me pare
Evîn bi dil de hebe ew dil gire
Tu tiştek wek evînîyê negire
Evîn caran welate caran yare
Rastî tunebûna wê jî agire
Min qijikê ez hez dikim hez dikim
Ey sevgili ey nazlı gönül! Zaman olsa zaman olmasa da
Yüreğimin sensizliği içimdeki acıyı çoğaltıyor
İnkâr edilmeyecek kadar güzel olan
Tüm çirkinlikleri kapatan
Karanlığı aydınlatan
Gözlerimde kalan
Nicedir bir deli rüzgâr esiyor şu başımda
Bazen poyrazdan, bazen karayelden
Göğsüme vura-vura içimi kanıyor
Kar, boran, sis, duman gibi
Bana geçit
Bana çığır vermiyor
Ey benim boynu bükük yüzü gülmeyen
Para, pula, mal- mülke önem vermeyen
Doğduğundan babasını hiç görmeyen
Bin ah, bin acı çeken çileli anam
Ey benim mutsuz olan bahtı karalı
Yüreğime acı doldu neyleyim
Başımı alıp nereye gideyim
Ömrü bin destan sevgisi bin çiçek
Boynu bükük anam sana öleyim
Oy ben günden güne tükeniyorum
Ey çocuk! Emeğe göz diken, rızık çalan halkı sömüren
Burjuva siyasetçilerine, şaklabanlarına, uşaklarına
Sofularına, hocalarına, tüm eğitmenlerine
Hele o yardakcılara, hele o remilcilere
Hele o soytarı falcılara hiç inanma
Onlarda oyun, onlarda hile fazla
Wargehê me bû gorîstan
Kul û xem û bi derdîstan
Felek mala te helweşe
Bihar min re bû zivistan
Ey dilê min wisa nabe
Elbet senin de devranın geçecek
Çile, azap, zulüm, dertler bitecek
Zalim halka ettiğin yeti artık
Bu yangın bu ateş bir gün sönecek
Pervasızca bizi öldürtüyorsun
hakikaten duygu dolu ders verici nitelikte bir şiir, kutlarım.