Yangın yeri olan yaşadığımız şu topraklarda
Bir bahar bir yazımız
Birde acı ile dolu geçen günlerimiz var
Baharımızı acıttılar, içimizi kanattılar
Yazımız hazana
Ülkemiz uçsuz bucaksız mezara döndü
Gökte süzülüp kanat çırpan telli turnalar
Eğer bir gün bizim oralara varırsanız
Hiç hayalimden gitmeyen yeşil Kağızman’ın
Dağına, taşına, ovasına selâm deyin
Oy allıda, tellide yeşilbaşlı turnalar
Ömrümü yedin bana acılar verdin
Her an dilimde söylenen bir ezgisin
Gözlerim yolda hep seni arar-durur
Seyrüsefer olup niçin benden kaçarsın
Sevdamsın; derdimsin, kederimsin
Hem eker hem biçerim
Orak tırpan çekerim
Sofrada emeğim
Toprakta alın terim var
Kışın soğuğundan üşüyen bedenim
Şere şere û me şere
Welatê me mehşere
Agir barî lo ser wara
Ev çi halên bê tewşe
Şere şere û me şere
Derbaz bû bihar,zivistane
Deşt û çîy berf û dumane
Deng jî dengê tank,tapan
Daê serîhildana Kurdane
An jiyane an jî me mirine
Sevdiklerimiz ateşle,su
Barış ile savaş
Gül ile diken
Yaşam ile ölüm arasında
Umuda koşanlardır!
Sevmek gülü ve çiçeği dalında,
Koparmadan onları
Çayırda,bayırda,yaylada
Dokunmadan yapraklarına
İnçitmeden döyasiya öpmektir
Buğday Meydanına yağlı urganlar asılı
Seyid Rıza’nın boynuna da birde yafta bantlı
Hiç bu kadar acımasız olur mu? İnsanoğlu
Xarpêt’te Pir Seyit Rıza’nın elleri bağlı
Emir ferman verdiler eli kanlı paşalar
Gün vürdü şu karşı dağlara
Bülbüller vardı mor bağlara
Ah giden o yiğitler gelmedi
Selâm söyleyin oy canlara
Selâm olsun o uzak yollara
hakikaten duygu dolu ders verici nitelikte bir şiir, kutlarım.