Mehmet Çoban Şiirleri - Şair Mehmet Çoban

Mehmet Çoban

Bir an kalemin icat olmadığı zamanda olduğumu düşündüm
“Kalemsizlik” düşünebiliyor musunuz, sanki dehşeti gördüm
Bilgi, bilim, bilinç üçlemesinin temelini kalem biliyorum
Okumayı dahi okunacak şeyi yazan kaleme bağlıyorum

Karabasan kalemsizliğime arkadaş oldu, karanlığım simsiyah

Devamını Oku
Mehmet Çoban

Haydi dedim kendime
Çiz bir çerçeve
Sevgi koy içine
Sığabilir mi sence?

Veya paylaşım koy içine

Devamını Oku
Mehmet Çoban

Kara
Kara bağladım
Kar yağarken

Kar
Kardan adamı

Devamını Oku
Mehmet Çoban

Hayatın filmler gibi yaşanmadığını biliyorum
Özellikle tarihi filmler seyrederken kendimden geçiyorum
Bazen yanında kraliçeleri, prensleri olan bir kral
Bazen sürekli kırbaçlanan, tanrılara kurban edilen bir köle, bir kul
Duygularımın hüznünde, sevincinde buluşuyor
Beni oradan buraya dolaştırıyor

Devamını Oku
Mehmet Çoban

İsimsiz kahramanlar lazım
İnsanlığın geleceğinde yarın
İnsanlık tarihi böyle biliyorum

İzinsiz düşüncelere daldım
İşimi gücümü bırakarak

Devamını Oku
Mehmet Çoban

Boyumun yüksekliğindeki mezarlık duvarı kenarından eski anılarımı izleyerek yürüyorum. Biraz sonra yenilenmiş mezarlık kapısını gıcırdatarak açacağım. Kim bilir belki şimdi gıcırdamıyordur. Gençken, geceleri sinemaya kaçıp eve geri dönerken, kısa yol diye geçtiğim bahçeler ev olmuş. Artık eski yeşillikler yok. Her yer asfaltların siyah rengiyle, binaların kırmızı kiremitleriyle dolmuş. Kuş sesleri, dodan arılarının vızıltıları da yok. Gecenin birinde, ikisinde, hiç korkmadan mezarlığın içinden geçip eve gittiğim aklıma geldi. Şaşırdım. Nasılda korkusuzmuşum. Hâlbuki şimdi güpegündüz mezarlık içime gizli bir korku salıyor. Şuradaki gediği örmüşler. Eskiden duvarın burasında gedik vardı. Kestirme olsun diye üstünden atlar geçerdik.

Tepemdeki güneş, ikindi devrilmesine doğru yaklaşıyor. Ben doğuya doğru yürüdüğüm için, gölgem benden önde gidiyor. Gökyüzü pırıl pırıl parlıyor. Havada bulut yok. Hava çok sıcak değil. İnsanı yakmıyor. Zaten memleketimin güneşi insanı fazla yakmaz. Her zaman dikkatimi çeken bir şey var. Sanki bizim memleketin güneşi daha parlak, gökyüzü daha aydınlık, hava daha temizdir. Birçok yere gittim. Bana diğer ülkelerin güneşleri, havası, gökyüzü her zaman puslu gelmiştir. Belki bencillik yapıyorum. Memleketim diye kayırıyorum. Bana öyle geliyor işte. Ne zaman memleketin dışına çıkıp dönmüşsem hep aynı duyguları yaşadım. Şimdi de aynı duygular içindeyim. Bizim güneş daha parlak. Gökyüzü daha temiz ve aydınlık. Hava da hiçbir pus yok. Ne nem buharı, ne de toz pusu… Her adımım bana bir şeyler hatırlatıyor. Hayret buraları bir daha görür müydüm? Hiç aklıma gelmezdi. Hele memlekete bir daha uğrayacağımı hiç düşünmemiştim. Ayrılışımın üzerinden çok yıl geçti. Artık başka yerlerde kurduğum dünya bana yetiyordu. Fakat buraya gelince sanki geçmişim beni sarıp sarmaladı. Bende her taşın, her ağacın anıları vardı. Şimdi ne kadarı kaldı bilmiyorum. Mezarlıktaki çoğu mezarları biliyordum. Otuz yıl içinde gömülenler hariç elbet. Bir taraftan nostaljik duygular, diğer taraftan mezarlığı ziyaret etmeme neden olan şartlar içinde, bin bir çeşit düşünceye dalarak mezarlık kapısına geldim.

Mezarlık kapısı değiştirilmiş. Birazda büyütmüşler. Küçüklüğümde tek kanattı. Şimdi hem çok geniş, hem de iki kanatlı. Kapıdan arabalar rahatça geçebilir. Eski taşlık yolda, mükemmel hale getirilmiş. Ama asfalt değil. Her zaman gıcık olduğum yeşil renkle kapıyı boyamışlar. Nereden uydurulmuş. Kim uydurmuş. Bu yeşil rengi bilmem. Herhangi bir din simgesi içinde, hemen bir yeşil renk var. Sanki yeşil renk kutsanmış gibi. Türbelerin yeşili, camilerin yeşili, mezarlık kapılarının yeşili ve daha nicesi… Doğrusu beni boğuyor. Allah’ın yarattığı renkler içinde ne güzel renkler var. Dengeli bir şekilde hepsini kullanmak varken niye illa ki yeşil. Değil mi ya?

Devamını Oku
Mehmet Çoban

Basit algılar içinde yüce duygular yaşıyorum
Hayat nedir ki? Üç beş soruyla cevabını bulacak bir yorum

Sırdan öte bilgiler edindim tarihten
Tarih nedir ki? Çoğu yalan, hükümran efendilerden

Devamını Oku
Mehmet Çoban

Kırık dökük düşünceler topladım
Tutkal yoktu yapıştıramadım

Derme çatma bir yola girdim
Her yer bataklık, taşlıktı yürüyemedim

Devamını Oku
Mehmet Çoban

Her şeyin çoğaldığı zamanda
Kendimi özetledim ikiyle
Ben, bir
Benden hariçler, iki

İki kelimeyle özetlenen

Devamını Oku
Mehmet Çoban

(Kardeşlerimin hece şiirine teşvikiyle yenilenen çalışmam, altında ise eski hali var. Değerli kardeşlerime teşekkürü borç bilirim. İlk defa heceleştim.)

Doğaya değil saçlara düşer ak
Sorgularımla olmaz hayatım pak?
Yaşadıklarım sıradan ve kaypak
Ben oyalansam umarsız olur mu?

Devamını Oku