Yürürüm karanlıkta ve ıssız yollarda....
Peşimde bir avuç karanlık yüz,
katlederek gecenin sessizliğini,
varlıklarından utanç duydururlar ağaçlara...
bir sokak lambasının altında sarıya boyanır yaprakları dut ağacının,
Ben de baktım bu pencereden,
bu kapılardan sürüldüm,
yüzlerinden kovuldum, esmer ve akpak yüzlerinden,
dikilen fidanların ağaç gölgelerinde,
ılımış rakıyı susuz içerek buldum kafayı,
kendime arkadaş olmuş, yalnızlığımın ensesine atıp elimi,
nasılsın,
ara sıra çağırıyorsun biliyorum,
aklına geliyorum, ofluyor, pufluyorsun,
sıcacık evinin odaları arasında dolaşıp beni düşünüyorsun,
hani dört katlı apartmanın yüksek girişi olan, geniş evinin odalarında
dışarıda kocaman bir bahçe varken, etrafta, öyle yakında hiçbir yüksek bina yokken,
Ben,
bir siyah, bir beyaz.
kısmen aydınlık ve tüm karanlık, rengin hiç bir yerinde.
Başımın ağrısından ve sözcüklerin yetersizliğinden muzdarip,
adanmaya uzak kalıyorum,
Soğuk terler dökülür gibi
yazmak,
sessizliğe ağlamak ve mutlu ölmek sessizlikten
yalnızlıkta bilirkişi olmak,
soğuk terlermiş gibi,
yağmur yemek aç karnına.
Bu sabah yine o uykusuz gözlerimle geldim,
her esneyişimde ve uyuya kalmadan önce, yaşardı gözlerimin altı
su içinde hep, kendimi alamadan seni seyrettim,
bir yandan kendimi uykusuzluğun, yorgunluğun pençelerinden kaçırmaya çalışırken
bir yandan da seni ne yeşili olduğunu bilmediğim gözlerini seyrettim
bir yandan da konuşu vermeye çalıştım ki seninle, beni tanıyasın,
Yolu yürümektir yolun getirdiği yük omuzlarına,
yürümelisin ki yolu, kendini bulmalısın sonunda o yolun
Yolu yürümelisin, adanmalısın yola
varacağın yer adanmışlıkların yeri olmalıdır çünki
Bazen en çok konuşulması gereken yerde susulur,
susulur çünkü söylenecek bütün sözler,
yüzünde tebessüm olur insanın,
ve kimse de sormaz ne demktir diye,
çünkü herkes anlar bir tebessümün, üzerine merhem sürülmesi olduğunu bir kalp yarasının,
kimse sormaz, neden susulduğunu,
Camın üzerinde yağmur lekesi,
ben döndüm ellerin yolundan,
çiçeğin üzerinde suyun damlası,
kökünde kibrit suyu acısı
Balkona çıkmış akşam üstü,
Gece daha yeni yeni sessizliğine kavuşuyor,
oturup sigaranın başına düşüncelere dalmaktan başka bir ritim yok buralarda
değil aramızda bir aşk süreci,
sevgi pozisyonu bile yok bu sessizlikte.
belki gözlerin birbirine teması yada
camın arkasında 'sen hariç yokum' bütün bir bağlılığımız.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!