Yaşamın tam ortasında, her içinde ve herşeyin uzağında,
en merkezinde ve en çevresinde,
bakışında ve uzaklaşışında, bir nehrin içinde boğulmaktasın, ama bir o kadar kurumaktadır için,
ışık gözlerini her ne kadar yakarsa da, karanlık doldurmuştur hücrelerini korkuyla.
Çelişip durdum geceleri,
On yedisinde çiçeklerim, saksılarında
her günleri yeni hayat,
her damla su ceplerine konan haçlık ve başları dik nemli akşamlarda
kafayı yeni çekmiş çakır keyf Rauf Baba gibi
.....
Kelime gibi bölünüyor hecelerine
kırılıp dökülüyor sessizce gökkuşakları
sabahın karanlığı dinmeden
gülmeleri son buluyor, uyuya kalıyor, telaşe tavırlarla
içinde politik, sosyal depresyonlara rağmen
sessizlikten öteye gidemeyen haykırışlar.
Ne kadar hüzünlendim kendi soğukluğumdan
ve fark ederken bu bütün sosyalliğim içimdeki yalnızlıkken,
ölüm soğukluğundaki yalnızlık.
Ne kadar hüzünlendim kendi soğukluğumdan,
hayatta bir kağıt bir kalemden başka içimi neye dökebiliyorum ki?
Kuruyup çatlamış toprak, suyu çekilince gölün,
bakımsız kalmış gibi, uzayıp birbirine karışmış sazları,
değer değmez tenine, hiç değişmeyecek bir iz kalır zannedersin suyun üzerinde,
her baktığında oradadır dokunuşun, parmağına kokusu sinmiştir, yıkasan geçer mi bilemezsin.
kulağının arkasına üfler, dalgaların sesi, sesini çığlığa dönüştürür ayın kırmızı yüzünde,
ne kadar yakındır oysa içinde kaybolmak, ne kadar yakın
Yok hiç bir çıkışı bu kapalı kutunun,
filmlerde gördüğün kutular gibi, 'ben olsaydım' çıkamıyorum.
yaşamın da hiç bir çıkış yok,
o döngünün dışına çıkmanın ve orada kalmanın ihimali,
bütün yapabildiğim sessizlik.
İnsan ya zirvesinde yada dibinde arzular yaşamın sonunu,
en acısında bir kaçış umar,
en tatlısında uyur gibi ayrılmak sevgilinin dudaklarındayken.
ancak ortalarda gibi, dolanır etrafında ölümün,
saatleri sayar, en yukarıya ulaşmak ister o kimliği belirsiz,
o sessiz durmayı and edinen ile
Ben durdum, ben bekledim, kendi kendime susmayı telkin ettim.
sıram geldi bir an, konuşmakla susmak arasında, düşünmeyi yeğledim.
konuşmam beklendi, seslenmem, sesimin tonlarında insanları eylemem
susmak yeğdi, konuşmaktan öte.
susmanın yanında söylememeyi ve göstermemeyi gördüm
ve düşünmeyi anladım, bağlanmayı ve sevmeyi
Yazacak her şeyi söyleyecektim
karşı balkonda yanıp duran, durmadan, lambanın gölgesinde kalarak
iki yüzünde sarıp sarmalayarak bedenini
tenine değince ürperişin ve heyecanlanışın,
aşk ile yumuşayışı ellerimin,
coşkuyla doluşu gözlerimin çıktığında kapılarından alanın,
Bir yarısı gecenin uyku tutmadı gözlerimi,
hiçbir tanıdığım çekmedi kendine,
beyaz camın arkasına sığınıp, bilmediğim, tanımadığım bir sohbet aradım,
ne sevmelerin, ne politikaların, ne düşüncelerin arasında çıldırmaların olduğu bir sohbet,
günlük gidiş gelişlerin ötesinde,
ancak bir şiirin teninde vucüd bulacak,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!