Kan damladı sakallarından
Akşam üzeri idi
Ankara’nın soğuğu çivi gibi işliyordu içlerine
Bir haber düştü yüreklere
Kutup yıldızı asıldı denildi
Üç gün sonra duyulmuştu
Kısa bir pantolon giydirelim
Sokakta gezen kediye, köpeğe,
Ayaklarına nal çakalım karıncaların,
Ve çelikten bir iğne olsun kıçında arıların,
Ormandan sipariş verelim ayılara,
Bir güvercin havalanır mapus damından,
Karizması çizilir tebessümün dudaklarımdan,
Bir macera başlar kabilin baltasından
Tek onur kaynağım ürkütülmüş bir korku.
Çıkar devlerle mahşer korkularından.
Esmer bir gül düşüyor her sabah alnımın kanatılmış kuşlarına
Bir martı sabahı dokunuyor ansızın saçlarıma
Çıkarıp atıyorum içime vidalanmış çığlıkları
Hey İstanbul bak yine ben geldim.
Bir DNA testi yaptırmak gerek
Eylülistlere,
Nemrut yada firavun soyundan mıdır diye,
Hangi sevda bahçesinde açan
gül, lale, fesleğen,
Fil yalnızlığı yaşayan kuşlar dökülecek içimizden
Bir akşamüstü kurşunlayacağım gökyüzünü,
Kuşlara ihlal etmeyin deyip mavileri,
Hava zifiri katil, yer oldum olası maktul,
Taş yürekte hâkim öcalalma duygusuna hazırlanıyor,
Gökyüzü cömerttir martıların çığlıklarını emzirirken mavilere
Şimdi bir yangın seli dökülüyor içime
Mavi akan bir ırmağa girerken bedenim
Öfkemi kurtarmaya çalışıyorum
Geçiyor gözlerimden
Uzaklara sürgün resmi bedenim
Eski albümlerden dolmaya başlamış
Yeni çehremle
Kaçınılmaz bir yangına taşıyorum ellerimi
Ve mücrim bakışlardan gözlerimi
Bir Nuh tufanına asılı kaldı hüzünlerim,
Kentin yaralarını örterken türküleri ölümün,
Ağlayan bir çocuk kekemelikten emekli oldu yüreğimde,
Yüreğimde korkuyu sarkıtan dallar çiçek açtı korkusuzluk,
Hayat öyküler labirentiymiş eşkıya mekânlarında,
Hazırla zıpkınları
Ağları da al yanına
Bir de çay demle termosa
Sigaraları da unutma
Sabah ne zaman döneriz
İşte orasına karışma
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!