Yazabilseydim sana neleer yazacaktım neler.
Belki dünümü, bugünümü yazacaktım.
Belki, ayağımın gördüğü, gözümün gittiği yerleri yazacaktım,
Belki, umudumun getirisi umutsuzluğu yazacaktım.
Ehramlı akşamlarımın karanlığında,
Bugün günlerden bahar sevdiğim
Bak tel tel açmış kiraz
Erik gülüyor
Lale vakur
Yüreğim lebiderya
Bugün günlerden bahar sevdiğim
Hep zor geldi yazmak,
Öğretmenimin yazdırdığı alt başlıkları.
Üst başlıktan sonra,
Daha yazarken alt oldular,
“İnsan” üst başlığı altındakiler gibi,
Bana İstanbul deme,
Umut coğrafyasının
Başkenti gelir,
En masum rüyadaki
Ebed kaygısında.
Anladım ki
Yanlışmış bildiğim.
Aslolan
Damarlarda dolaşan değil,
O’na akış gücünü verenmiş…
Öğreniyorum işte yaşa başa bakmadan.
Ağustosundayım ömrün,
Eylül yaprak bakar.
Gelecek güne.
Göz nemi siler fotoğrafımı.
Kalan bildik bir silüet olur geçmişte.
Talihsiz zamanın
Talihsiz insanı.
Tok yaşayanlar içinde
Açlıktan kardeş kaybeden babaannem
Çaldığı ekmek yüzünden tonlarca sopa yiyen babaannem
Yanlışlarım, yalnızlıklarımdan bana kaldı.
Yalnızlıklarımda katmerli burukluklarda yatılı kaldım.
Yalnızlıklarımda en çok dizlerime sarıldım.
Pencereye bi daha yapıştım.
Yalnızken, rüzgara yenik düştü tabelalarım.
Sağ elimin boş olduğu zamanlar ayağım kaydı.
Ben denizi en çok yağmurdan sonra sevdim.
Yeni damlalar düştükçe denize, yenilendi.
Yeni damlalar düştükçe denize, göğsü kabardı.
Yeni damlalar düştükçe denize, daha parlak baktı dünyaya.
Gökkuşağı göründü, tel tel olmuş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!