Kayıp şehirlerin, yitik şairleriyiz bizler
Anlamadınız mı hala hanımlar, beyler..
Siz sevdalandınız, mısra mısra şiir olduk bizler
İsyan ettiniz, dalga dalga haykırışınız olduk bizler.
Bir memleket türküsünde yanıyor içim yine
Harman harman savruluyor,
Bozkırın boz topraklarına bozlak sesleri yayılıyor;
Adı hasret konuyor...
Kimi seccadesine, kimi ezan sesine
Bir Bozkır selamına kopardım, cümle kıyametleri..
Günde üç öğün, beş vakit anıyorum,
İntiharlar kuşatıyorum göz çukurlarına,
Kendini büyütme kendinde yangın yüreklim;
Ben bendeki sana yanıyorum...
ve bir daha asla kınına geri girmeyecek,
iki ucuda keskin bir bıçaktır ''ayrılık''
kalbinde çırpındıkça batar
battıkça kanatır ''ayrılık''
Benim bir adım sevgili, diğeri düşman
Sevgimin sınırı yok, kinimin sonu.
Bir adım gelir, iki adım dönmem.
Benim bir adım korku, diğeri cesaret.
Hem yok olurum kuytularda,
İlk nerde başlar yangın?
İlk kıvılcımı tutuşturan, dil midir?
Yoksa kalp midir kundakçılığın adresi?
Bir bir cevapla tüm soruları,
Kalk, dedi bir ses;
Benim olmadığım bir yerden bahset bana;
Mesela anlat yüreğini.
Masal tadında
Söylesene; kaç bedenin daha kundakçısı gözlerin
Söyle,
Ben daha küçücük bir çocukken
Babamın gülüşünde gördüm adamlığı..
Ve bir daha hiç bir düşte tanımadım,
Gülüşünde bile adam olanı.
Köşe başları tutulmuş yine,
Hazır seyirciler,hazır dinleyenler,
Yuh çekenler, alkış tutanlar.
Bak hepsi burada hazır anne.
Bir ben söyleyeyim, bir sen söyle.
Sonunda o küçük tahta parçasıını yontmayı başarmış,
Heyecanla ustasına koşan çırağın heyecanıyla,
Kelimelerimi sırtıma yükledim de geldim..
Sen şöyle anlat, kal'bi derken
Bir kaç cümleyle,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!