Paslanan alın yazısı
Siyah saçlarını döktü hayatın gözü önüne.
Bir ağlama, bir sızı koptu bakışında yine,
Toparlardı kucak kucak marifeti
Nefesinde çareler koklar,
Bakışından ekmek doğrardı dilim dilim.
Umudu dipsiz karanlık bir kuyuya atmak,
gerçek yaşamla aranda ki bağı kopardın demektir.
Her şeye rağmen direnmek,
hele hele düşeceğini bilsen dahi
birilerine yük olmamak için doğru yoldan ilerlemek
en verimli ve uysal bir seçimdir.
Kapkara okyanus ortasındayım
İman ucuz değil, bilsin bu dünya
Ömrümün paslanan hurdasındayım
Suçum aciz değil, nerede suç ya!
Karışmış beyazla siyahî afak
Hani güzel deriz ya çocukluk yıllarımız
Ne güzeldi içten o renkli oyunlarımız
Hayat sokağımızda dolaşma arsız veda
Eski günleri yad et, yad et eksik yanımız
Zaman sır dolu aynalara baktıkça solsun.
Sevgi bir katre yaş harlar soğukta
Bir ağaç yağmura yoldaş sayılır.
Sessiz duaya dalsak sıcak umutta
Huda’ya el açmak kısmet tayıdır.
İçinde menekşe sümbül kokusu
Giy yırtık çarığı düş tozlu yola
El gibi dolaşma cennet yurdumu
Sabah seherine nağmeler yolla
Candan ezan sesi inlet yurdumu
Kaleden kaleyi koklar gülistan
Gördüğüm anıt gibi yığılmış berduş hüzün
Boynu bükük yerimi yaptı taş merdivende
Sakin dokunan ruhu beynimde yapar düğün
Gökten inen çiğ bulut sürünsün benle yerde
Yorgun dizlerim sana illet canlı bakıyor
Ahenk oyununda sonuncu perde
Söz teselli arar, afsunlu biziz
O bende, ben gibi sarılmış derde
İhya sokağından sessiz geçeriz
Tereddüt elinde meşale hazır
Sevda mevsimine sor beni canan
Sor beni borç diye aldığın candan
Farkın olsun artık sevdasız kından
Sanma ki mutluluk veresiyedir
Sevda meyvesi od, narı dem-dedir
Baktıkça doyamam masum yüzüne
Nereden aldın bu hikmeti güzel
Beni ilham diye taksan göğsüne
Sana dokunmaya kıyamam güzel
Gözlerin gözüme takılı dursun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!