Yoksulluk gününe mahsus sızılar
Çalarak götürdü diyar be diyar
Gurbet de en hızlı koşan sancılar
Sisli duygu, basık demi çürüttü
Som demir içinde zırhları yaktı
Elinde ki resme baktığın zaman
Geçmişi gör dedim, gözünde taze
Yarama dert olup aktığın zaman
Minneti sat deme bir alçak söze
Temaşa oynama ey zalim geçmiş
Gözlerinden derin duyguyu söküp alırım
Öksüz kalan aynalar gösteremez rengini
Dev karartını gölge pazarında satarım
Aydınlık veren yolda hisset geleceğini
Beklediğin gelecek tatmin etmez egonu
Yekpare ey canım, bu nizam bayat
Hani git desen de göreceğim var
Unutma ki dünya rezil harabat
Telafisi olmaz, gerçek ölüm var
Devşirme düz yolda bulduğun hane
Umut doğmaz yarına bel bağlama sevdiğim
Sana koşan fırtına kalmadı bu yürekte
Arama bulamazsın, ayrı can derdindeyim
Alp kahrından ölürüm kıvranan gelecekte
Bugünün kasvetini takvimler suçlayamaz
Sen, insan atlası okuma beni
Üstümde zırh gibi ördüğün kazak
Adamlık çarkına çöp sokar fani
Yollar ateş kusar, ben yalınayak
Giderim dünyadan bir menzil öte
Uyan!
Gönül kadehine kanlı göz yaşını döken sarhoş sevdam
Uyan!
Keşkelerle başlayan her sabahın gün ışımasın da
yalnızlığın resmine ne diye saklanırsın
Beni de bir hiç uğrunu çalırsın
Saray gibi evler yapar gölgelik
Güneş dargın kalır benim köyüme
Tuhaf duygu kapmış sıcak üstelik
Soğuk iklim satar benim köyüme
Mor elbise giymiş tuzlu acılar
Yer, yurt dayanmaz; nedir bu şiddetli sefalet?
Yedi kandilli lamba sönmüş, yakmaz dirayet
Kan ağlıyor deli düz ortasında kar tozu
Semaya sefer var der; doksan bin şehit kuzu!
Bu sefer kutlu sefer kardan akan beyaz su
Övün, ne mutlu geliyor Peygamber ordusu
Sabır, sen bir bütün olmalısın ki
Çetin imtihanlık şeklini ansın
Aklımda her daim kalmalısın ki
El ele tutuştuğum anahtarsın
Yüzüme bakarak hiç bıkma benden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!