Çok güçlü intikam besleyip durdun
Zalim taş kalbini yorana kadar
Delirtmek timsali beynimden vurdun
Yaptığın kötülük, nereye kadar?
İsteksiz sohbet iç, karışmasın tat
Her gecenin sabahında şafak sökerken
Yaşamayı öğret bana umut ver akıl
Al bu ruhum senin olsun sevdikçe sarıl
Uyumak ister bu gönlüm bana sev derken
Aşk yolunda tehlike var göze alamam
Bu devir şak şak devri, palavra zengin model
Vicdan zincire bağlı dalkavuk söyler gazel
Ahlak çıkar timinde yaptırmış altın kafes
Onursuz kursak yan ver, son zarını at abes
Zengin para babası, fakir bitkin maraba
Adaletsiz dağıtım yapar şu devlet baba
Sordum;
-''Kaç çeşit gülücük var!''
Dedi ki,
-''Ben senin yanında gülüyorum ya...''
Dedim,
-''Nasıl yani?''
Bir kırık kanat, bir yorgun gönüldür azığım
Heyhat! Bana bir ben, birde benden öte lazım.
Ne sofu ol, ne sofuya inan; hep düzmece...
Doğru bir yola git, din tüccarı olsun cüce.
Neden konuşayım ki iki dudak arasında olmak isteyen
sahra çölünde susuz kalan sözcüklerle....
an gelir susarsın, sebepsiz....
gün gelir konuşursun, sessiz....
konuştuklarında ıslak düşünceler olmalıdır her dem.
Ahh sevgili....
sana ulaşmak asır kadar uzak,
sana kavuşmak dağlar kadar engelli,
görüldüm, yazıldım bilmeceler yurdunda,
bilseydin benim amansız ve zamansız unutulduğumu,
sırılsıklam kaybolduğumu,
Bir zamanlar bir adam vardı.
Adı Recep, Yozgat'lıydı.
Adam gibi adamdı.
Deli dolu,insancıl;
barış ahlaklı,
dürüst imanlı,
Asla bu devirde çocuk olmak istemem.
Yaşama hevesim kırılıyor
Şu masumiyet yüzlü çocukları görünce...
çılgı çıkmış kavonoz dipli dünyanın...
İnsanlık dibe vurmuş.
Üzülmenin bini on para etmez!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!