Korhan KÜLÇE
Sabahın en sessiz anında, şehir henüz uykudayken
Biz kepenklerle birlikte uyanırız güne.
Bir perde açılır sanki,
Mağazacı sahnesini kurar ışığın altında,
Depocu ise karanlığın ardında,
Sessizce bir destanın harflerini dizer.
Acının Sessizliği: Yanlış Bir Kadınla Sürdürülmeye Çalışılan Evlilik
Bugün pek çok erkek, evliliklerinde sessizce acı çekiyor. Kimi zaman bu acıyı yüksek sesle dile getirmiyorlar; bazen gururdan, bazen de “belki düzelir” inancından susuyorlar. Ama içten içe biliyorlar ki, yanlarındaki kadın aslında onlar için doğru kişi değil. Yine de gitmiyorlar. Gitmeye cesaret edemedikleri için kalıyorlar.
Çünkü erkeklerin çoğu, sevgiyi bir yük gibi sırtlarında taşımayı öğrenmiş. Daha çok çabalarlarsa, daha çok fedakârlık yaparlarsa, daha fazla severlerse bir gün karşılık göreceklerine inanıyorlar. Oysa gerçek bambaşkadır: Yanınızdaki insan değişmeyi istemiyorsa, siz dünyanın tüm sevgisini sunsanız bile bu çaba beyhude kalır.
Karanlık ne kadar yoğun olursa olsun,
Her adımın güneşi çağırır yoluna.
Düşler yorgunsa eğer, korkma sakın,
Umudun ışığı rehber olur adımına.
Gökyüzü geniş, rüzgâr cesur,
Akıllı Kadınlar Başarısız Kadınlardan Nasihat Almazlar
Akıllı Kadınlar, yüreklerinin narin dallarını hangi gölgelerde dinlendireceğini sezgileriyle çok iyi bilirler.
Onlar, rüzgârın fısıldadığı yalanlara kulak asmaz; sevgilerini, kıskançlığın ve umutsuzluğun soğuk ellerinden sakınırlar.
Kötü bir zamanımda geldin…
Rüzgâr susmuştu, ben de susmuştum.
Kalbim yorgundu, gözlerim sığınacak bir yer arıyordu.
Ne anlatacak gücüm vardı,
ne de yeniden inanacak cesaretim.
Artık Aşık Olmadığını Söyleyen Kadın İçin Çaba Gösterilir mi?
Kadının ağzından şu cümle döküldüğünde:
“Artık sana âşık değilim…”
bu yalnızca bir duygunun bitişi değil, bir dönemin sessiz vedasıdır.
🌹 Kadının Sözü: “Hiçbir Yere Gitmiyorum”
Aşıksan savaşçı olacaksın,
Ben savaşçıyım ve benim savaşım sensin.
Gitmek istesen de bırakmam,
Bir kadın bir kez kırıldığında, o eski hâline dönmez.
Aynı erkeğe baktığında bile artık başka bir kadın gibidir, temkinli, sessiz, ölçülü.
Artık sadece sözlere değil, sessizliklere de dikkat eder.
Bir bakışı, bir susuşu, bir geç kalışı bile anlam taşır onun için.
Çünkü güven bir kere yıkıldığında, bir daha eskisi gibi kurulmaz.
BÖLÜM 1 – SABAHIN SESSİZLİĞİ
Fethiye sabahları, dünyanın geri kalanından kopuk, sanki bir ressamın fırçasından çıkmış bir tablo gibiydi. Babadağ’ın yamaçları hâlâ sabahın serinliğiyle örtülmüş, zirveler hafif sis bulutlarının içinde kaybolmuştu. Limandaki balıkçı tekneleri sessizce halatlarını gerdiriyor, motorlarını çalıştırmadan önce denizin huzurlu nefesini dinliyordu. Tuzlu deniz kokusu, çarşıdaki taze ekmek ve çay buharıyla karışıyor, küçük taş sokaklardan gelen köpek havlamaları ve martı çığlıkları sabah sessizliğini tamamlıyordu.
Duygu, her sabah Çalış’taki küçük iskeleden kalkan motor tekneyle ofise gidiyordu. Tekne yolculuğu yalnızca bir ulaşım aracı değildi; o birkaç dakika, günün geri kalan karmaşasından uzaklaşmak, kendi düşüncelerine dalmak, sessizliğin içinde kaybolmak demekti. Limandan ayrılırken balıkçıların tekneleri üzerindeki ağları toplamasını, halatların gıcırdayışını ve sabah çayının dumanını izlemek ona tarifsiz bir huzur veriyordu.
Alain de Botton, bugünün dünyasını şöyle özetliyor: “Ben başardım, çünkü hak ettim.”
Kulağa müthiş geliyor. Çalış, erken kalk, hırslan, vazgeçme; başarı zaten kapıda! Ama bu cümlenin gizli yüzü var: Eğer başarı seninse, başarısızlık da senin ayıbın sayılıyor.
Eskiden fakirlik biraz talihsizlik olarak görülürdü. Bugün ise çok daha acımasız bir yaklaşım var: “Çalışsaydın sen de yapardın.” İşsizsen tembelsin, borcun varsa beceriksizsin.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!