Bıçağın keskin yüzündeydi sevda
Dokunsan
parmak uçlarında kesikler
Dokunmasan
Yüreğin mavisi küsmüş gökyüzü
Bazen bir şiir gelip sığınır
Parmak uçlarımın kıyısına
Tıpkı uykuya direnen bir bebeğin
Direncinin kırıldığı an da
Mimik çizgilerine sızan düş gibi
Adınızın arkasından sürüklenen
son kelimesi için mi
Bu kadar hüzünlüsünüz
sevgili Bahar
Bu yüzden mi
Bazen yaşadığın evren
Sadece o anda
içinde bulunduğun
Ruh halinin sınırlarından ibarettir..
Kendimi yatak odasına kapattım.
Görünürde yaptığım davranış böyle özetlenebilirdi,oysa o anda kendimi en yakınımdaki insana ve belkide hayata kapattım.
Durduğum yer tam anlamıyla bir uçurumun kenarıydı yada bir cinnet anıydı ve ben beni delirten bu duyguyu kelimelere bölüp parçalamak istiyordum.
Yatağın üzerine oturup derin,derin nefes almaya başladım,kendimi kapattığım iki odalı evimizin tek kapısının ardında yüzleşmekten yorulduğum o kadar çok saçmalık vardı ki o anda hepsiyle baş edecek gücü bulamıyordum kendimde.
Keşke dedim kendi kendime bedenimden büyük bir keşke.
Şimdi nasıl kelimelere dökerim bilmiyorum ama ben yatağın karşısındaki aynaya
Sabah uyanır uyanmaz
üzerimize giydiğimiz çelik zırhı
Gece uyumadan önce
çıkarıp baş ucumuza koyunca
Maskesinden kurtulan tenimizden
Hafifçe tıklatsam kapını
kararsız
kararlı
Sonra tebessümlerimi kapıda bırakıp
saklansam hemen
Gidiyorum dersin
En uzağa gitme kararını
küskün bir çocuk gibi
omuzlarına alarak
Bütün kentlere sınırlara
Sıradanlığın kanatları altında
yerini sağlamlaştırmış varlığın
Ah o varlığın
yokluğunu besleyen varlığın
Ya hükümsüzse..
Gözlerin
benim en sevdiğim şehirdir
Gözlerin
bir zamanlar bakıp
gönüllü girdiğim dipsiz kuyum dur.
Kezban hanım şiirleriniz çok güzel. Yüreğine sağlık.