Deniz olsun tüm sevdiklerimin adları
Ruhum huzurla barınırken derinlerde
Geceleri korkmadan sığındığım bir liman
Parça parça emanet ettiğim yüzümü
Yakamozları eşliğinde enginlere taşıyan
Ama deniz olsun tüm sevdiklerimin adları.
Bu gece yine sığmadın kelimelerime
Kabul etmedi cümlelerim adını
Öyle bir şimşek düştü ki kalemime
Ortalık mahşer,masaüstü can pazarı
Kirpikten bulutlarım gözlerimde çarpışırken
Kalem tutan ellerim kan içinde
Ben sana arkamı dönüyorum,yüzüm bana.Önümde bir mevsim arkamı döndüğümde sayısız ve bu sayısız mevsimin içinde beni farkedip yüzüme gülümseyenler; bahar kokan,yazın sıcağında kavrulan sayısız gülücüğe buz tutmuş mevsimini tercih ediyorum.Yanılıyorum; yanılmışlığıma doymamış bir hissi doyuruyorum seninle.Bu doyurmada o hissin altında uyuyan bir canavar uyanıyor,adı pişmanlık yutuyor benden önce mevsimini ve kursağım boş kalıyor.Seni yokluğuna tercih ettiğimde o canavarın kükremeleri hıçkırık olup düğümleniyor boğazıma ve ben ne zaman sevmeye kalksam hissediyor pişmanlığım kendime ihanetimi ama seni de sevdiğime pişman olmak istiyorum sevgili.
Bu pişmanlığı yaşatmıyorsun bana; sevginle aramda kan davası başlıyor o anda ve kan çekiyor beni artık sevdandan ne kadar uzak dursam da.Kan çekiyor ben gidiyorum,her gittiğimde kırılma noktasına ulaşamadan dağılıyorum.Yeni yollar,yeni bir buz tutmuş mevsim arıyorum ama bir başka mevsimi sevmeye kalktığımda eriyor buzların ve sevdanı zedeliyorum.Ben seni seviyorum,beni hep bir başkası seviyor sevgili.Başka mevsimlere el sallamaya kalkıyorum belki senden bir iz bulurum umuduyla...Elimi kaldırmamla bir el yapışıyor parmaklarıma o an daha da büyüyor umudum hevesle koyuluyorum yola.Ufak adımlarla yürürken havasını soluyorum pişmanlığını yaşatacak bedenlerin,kulağıma fısıldadığın notaların benzerinden arıyorum farklı seslerde.Sabah oluyor,güneş seninle doğduğu gibi doğmuyor güne.Belki bu mevsim herkesin hayalini kurduğu mevsim ama senden bir parça olmayınca yapamıyorum ve yalan söyleyip sana sırtımı döndüğüm yere geri gidiyorum çünkü beni hep sana benzemeyen birileri seviyor sevgili.
Sana sırtımı döndüğüm yerde bekliyorum,dönüp dolaşıp mevsiminin yine ardımda duracağı hevesiyle.Biliyorum bir durursa orada,uzanacak ellerin omuzlarıma,yüzümü sana döndüğümde kucaklayacak beni mevsimin,pişmanlığım yine hissedecek kendime ihanetimi,benden önce yutacak olsa da mevsimini olsun ben hazırım; seni de sevdiğime pişman olmak istiyorum sevgili...
Nasıl bir kuyuya düşmüşüm
Nasıl dolaşmışım bu ıssızlıkta
Sesim kısılmış boğazım yanar
Kimse duymaz son ses çığlığımı
Ay bile güler geçer geceden
Yıldızlar dedikodumu yaparken
Gözlerim çapak bağlamayalı kaç sene olmuştu
Nerede unutmuştum kesintisiz,kabussuz uykularımı
Peki ya kimin ahıydı tutan,yalnızlığın mı
Her ne kadar geç kalıp yetişememiş olsam da
Ben sevdayı yürek yakan tarafından yakalamışım.
Baldıran zehri dolaşıyordu artık damarlarımda
Duman duman başım,tütüyor gövdem ve karanlığı aydınlatan ışık dağılıyor içimden.Hangi günahsızın yüreğinde söndüreceğim ben bu ateşi.Peki ya o,benim ona bıraktığım ateşi kimde? Bak gördün mü işte biri yakıyor herkes taşıyor ve şehir cehennem misali yangın yeri...Yanıyor herkes ve yana döne arıyor yüreğinin çayırlarını ateşe vereni.Biliyor tutuşanlar oysa; o ateşi bir tek yakanın söndürebileceğini.Peki seni kim yakmıştı benden önce,ben kimin yangınını taşıyordum,senin mi,seni yakıp uzaklardan izleyenin mi? Ama yanıyorum bak alev alev,küllerim uçuşuyor havada ve korlarım kalmış duman çıkaran,közlerimin içinde son bir umut senden geriye.Ben yakamam kimseyi bu öfkeyle; yaksam yaksam bir sigara,peşine bir sigara daha ve son bulur paketin boşaldığı yerde,boş paketler karşımda,odamsa sis altında biliyorum dumanımla yetişir ettiğim ahlar sana.Ne kadar uzakta olursan ol yanığımın ve acının o kötü kokusu ulaşır burnuna ve sürer gider bu devinim yokoluşlara.Önce sen yok olursun; senden sıçrayan bir kıvılcımla ateş alır tenim,etlerim başlar dökülmeye,erir yüreğimin zırhı göğüs kafesim,için için yanarım mağmayı görmeden bir yanardağ ağzında...Hem yanar hem kanarım,çığlık çığlık dağılır sesim dağlarında.Sen kül ben duman uçururuz bir rüzgarın esintisiyle ve belki bir yerde buluşuruz.Bir buluşma ihtimali var ya; ne kadar gözyaşı döksem de bilirim sönmez yürek sevda yangınlarında...
Ben ancak bir başkası olunca unutabilirdim seni
Bir başkası kadar uzak ve kendime yabancı
Tuzak yokmuşçasına ve boşvermişliğimin huzuruyla
Bilmediğim yollarda adım adım ilerlerken
Üstüne bastığım mayından ayağımı kurtaramamamın
Kaderime razı,biraz da yüzümdeki utangaçlığımla
Son bir kez göreyim seni
Bir kez olsun bak yüzüme
Sonra kör olursa olsun gözlerim
Adınla kaynaşmış seni seviyorumdan başka
Hiç bir kelime çıkmasın dudaklarımdan
Yıllarca damaklarımı yırtan dişlerim
İşten döner dönmez sokulurum odama
Önce gevşetirim usulca boyunbağımı
Peşine yığılır kalırım cökmüş yatağa
Başımın altındaki yastığa uzanır elim
Sert birşey değer parmak uçlarıma
O anda acı inmeye başlar boğazımdan
Bugün tüm arkadaşlarıma mutluyum dedim
Gezdim,dolaştım sevinçle tüm meydanlarda
O büyük keyfimin en güzel yanı
Dün gece kan tükürdüm yastığıma.
Oysa anlamaz dostlarım bu mutluluk neden
Karışırken hasretin her gece yaşlarıma
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!