En son hangi cenazede ağladın Gülcihan
Neresinden tutup kaldırmalıydık beli bükülmüş o yaşlı ağacı
Bir zemberek sayıyor zamanı derinlerde
Bir kuş uçuyor göklerde
Kırgın sesinle uyanıyorum birden
Hiçbir şey daha kalıcı değildi
Birden dönersin belki
Sitem bile etmeden
Koşulsuz sevdiğin o günlere
Birden ağlarım belki
Yeniden bulunca sevgini
Zifiri karanlık dünyamda
Kuşları da bıraktık gökyüzüne
Zümrüt yeşili ovalar üzerinde süzülsünler diye
Ve asla unutmasınlar
Sağ bileklerinden bağlı olduklarını
Ve yeryüzünde onları bekleyenleri
Bir uçurtmanın uzaklaşabileceği kadardı yalnızca
Bir gün ben
Örselenmiş kimliğimle
Dimdik dururken karşında
Nefeslerin birbirine çarptığı bir yerde
Yüksek, kurak, yaban otların arasında
Öteye geçerken çalışırken gözlerinden
“Uçurtmayı vurmasınlar” demişti
Onlar kağıttan bir uçağı ezdiler
Kirlenmiş kanatlarına
İlk kez Bilal dokundu
Korkmadan
Bomba yoktu
Beni böyle bırakma
Seni sevmem tabiidir
Her an kaybetmekten korkmam gibi
Yüzünü çevirme benden
Fırtınalar bir kez daha merhamet gösteriyor gemilere
Bir kez daha kaybediyorum ben de
Ellerine kokum sindi
Kirpiklerine uzaktan muğlak bir suretim
Bir mavzer düştü aramıza
İki minik kuş vardı kabzasında
Tek bir mermi
Tek bir hayat lazım ikimize
Sonu olmayan gözlerinle
Bana öyle bakma
Sonsuz bir azapta beni bırakma
Kabına dar sözcüklerim
Bendine düşman
Yatağına müptela ovalar boyunca
Aynı sofraya otururduk, bozkırdı bir yanımız
İçimizdeki korkulardan
Bir tebessümün yeterdi
Günlerce mutlu olmama
Ne kadar güzel severdin
Ne çok özlerdin
Kulaklarımda sensiz bir iklimin uğultusu
Toprak çağırıyor beni
Soğuk
Olabildiğince soğuk mezarları düşünüyorum
Bu ormanda yakılıyorum
Ve titrekti akbabaların sesi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!