ağaçlar yok edilerek
ormanlar yok ediliyor,
ormanlar yok edilerek
havamız yok ediliyor,
hava yok edilerek
doğa yok ediliyor.
Puslu bir ortama aç perdeleri
az ışık girsin içeri
aman pencerelere dikkat et
sıkı sıkı kapalı dursunlar
sesi
davetsiz bir misafiri haber verir gibi
sıfır-altmış beş nöbetinin yazındasın
yaklaşıyor sonbahar
sonra kış
hiç ümitlenme oğlum
göreceksin bak
sıranın sana da gelmesi için
kulakların ağzına gittiğinde
kulak verirler lafını dinlerler
ağzın kulaklarına gittiğinde
kulağını çekip tenkit ederler
yere düşene tekmeyi vurursan
sabahı nasıl bulacağımı bilemem
bir güneşe tutunmazsam
bir mum alevi eşliğinde yazsam harflerimi
günahlarımı çıkartacak bir kaç itiraf
teslim etsem ellerine ellerimle her günahı
ölmek, düşmek mi, buz tutmuş yolda ayağın kayınca?
ölüm, teslim olmakla direnmek arasındaki mesafesizlik mi?
ölüm,günahlarımın bedelini ödeyeceğim hapishane mi?
en kötü şartlara sahip özgürlük,en iyi ölümden daha cazip mi? ..
önemsiz ve önemli şeyler arasındaki umursamazlık mı?
Ölmek hakkında ön yargılıyım:
ölümüm nerede,
ne zaman,
nasıl olacak,
bilmiyorum;
zaten,
bilmek de istemiyorum…
Her dil kötü lafı ağzının içine eder
Yutkunur sahibi oradan midesine iner
Midesi sindirir kan dolaşımına siner
Kenar mahalleli lolitanın
yağmur yerine çamur yağarken
kırmızı papuçlarına,
eteklerini sürüklerken rüzgar,
yüz yıldır arı kovanlarının cömertliğinden
mahrum bırakılmış bir ayının virane inine
Kendi mezarımdayım.
Sıra dışı hayâllerimin
değeri düşük benzeşikleri kemirmekte etlerimi.
Hayâllerin her birine dair umutlardan
Çoktan caydım.
Talihsiz aklım,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!