Aşksızlık suskunluktur
Ruhsuz doğmuş harfler kişinin suskunluğudur.
Her suskunluk yeni harfler doğurmakta, dilsiz...
Yazmak için zorlama kalemini lütfen, yazmaz!
Ruhsuz doğmuş harfler aşksızlığın alfabesidir.
Aşksızlığın suskunluğu ruh yakar / can acıtır
I.
On altı yaşındaki sevgilim gelecek meyhaneci,
bir şarkı söyleyerek! Sıcak bir opus.
Aç pencere kanatlarını ardına kadar,
nakarat aralıklarında rüzgâr keman çalacak.
Sevgilim saçlarından tel yapıp kemana
Tam da ilmik kırarken boynunu,
son sözünü haykırdı: "Yaşasın özgürlük! ”
Bin yıldız kaydı,
Bir yurtsever asıldı…
Ben
sokaklarda çok yaşadım
tanımazsın beni
Gar bekleme salonlarına sığındığımda
trenle yolculuk yapmadıysan
görememişsindir beni
Bilsem ki, yıl Ö.Ö. 1’dir;
yani, Ö.S.’ya bir yıl vardır
ve tam da o yıl dönüş yılındır,
sabık ömrümün en mutlu yılı bu olur...
Hele bir de aylardan Eylül’se
küçük görüp kendini, fiyatını çok sandı.
ucuza gittiğini, fark bile edemedi
sigaradan çok çekti, ama kurtulamadı
yazık ki iradesi buna bile yetmedi.
hayal ünitesiydi pek çok hayal üretti
Huzur içinde şükrederken Tanrıya
Ksanthippi ile Socrates’in aşkından da yüce bir aşk için,
Merhametsiz kopuşlarla merhametli kalışlar arasına sıkıştın;
bir süre sonra ise çıkıp gittin hatırlamaya ürktüğüm kabuslarımda…
Ve sen bir sevda iken şiirlerimde,
Alevlerle boyadığım mısralarım oldun…
yağmur yağarken,
şimşek çakarken,
arap kızı camdan bakarken,
yüzüme gülenleri dost sanıp
arkamdan vuranları tanırken
yamaçlarda kar erimiş akarken,
Saat dört otuz beş
Eve beş dakika önce girdim
İnsanları rahatsız etmemek için antrenin ışığını bile yakmadım
ama annemle babam tilki uykusundaymışlar,
ayak seslerime uyandılar,
henüz odama giremeden odalarından çıktılar,
İlk bahar açardı yeşil yeşil, çiçek çiçek
Okulluydu, bu yolun yolcusuydu,
ben yol kıyısında beyaz bir domurdum.
Geçmesini beklerdim açarak,
geçmezse kapardım gözlerimi ağlayarak,
boynum bükük, onu beklerdim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!