Sandıktan çıkarttım naftalin kokulu elbiselerimi,
bütün çocuk günlerimi sığıştırarak.
Siyah beyaz fotoğraflarıma baktım birer birer,
bütün çocukluk günlerim yalın ayak…
Hatıra defterimi yırtıp atmıştım,sarhoşluklarımdan birinde
"Sen yoksun ya,
gelmiyorsun ya,
artık umutsuzluğu yazmalıyım şiirlere..."
Sonsuzluk,
sıkışık zamanların duvar takviminde!
Oyuncak bir bebek oldum; silkelendiğinde ağlayan
Gözlerimin kapkaranlık dipsiz çukurunda,
cıvık fosseptiğe dönüşmüş gözyaşlarımda
Otuz iki dişli bir canavarla boğuşuyorum
Her gün aynı kabusu görüyorum
Kan ter içinde ve fosseptik kokarak uyanıyorum.
Arayan
belasını da bulur,
mevlasını da!
aşkı da bulur,
nefreti de!
maamafih,
Arkada bıraktığın şeyleri düşünme!
Kendi yolunda yürü.
Başını dik tut.
Kendini yenilmiş hissetme.
Kişisel hayatını yaşa.
Kahramanı, baş rol oyuncusu sensin.
annesi geri döndü bebeğim gülüyor
memeyle barıştı emiyor artık
gözlerdeki yaşlar sevinç gözyaşı
bu hasret bitti gülerim artık
sevdamız bitmemiş, yürek atıyor
Köklerine tutunamamış bir çalı gibi çöl fırtınasında savruluyorum.
Kalıntıları harp malulü bir şehrin yolları tutulmuş, uzaklaşamıyorum bir türlü!
Kağıt parçaları içinde saklanmış şiir bozuntularından muzdaripim.
Her şiir, nefessiz bir kuraklıkta dudaklarımın dudaklarında içtiği serinliğin tehevvürü...
Kırık dökük kelimeler birer kötü diksiyon yırtık yapraklarda, her şiir senin celladın olmalı.
Hükmün ergenekon mahkemesinin hukuk bilmez yargıçlarına yazdırılmalı.
Bir denizdir dibi görünmeyen,
Atlarsın içine,
Buz gibi yapışır tenine soğuk,
Tüylerin diken diken,
Tepeden tırnağa ürpertir, titretir.
Bir daha duyarsın suyun soğukluğunu
çok az kaldı, çok az artık
aşk bitti, işte başladı nefret
boş yere yorma beni
sen yoluna git, beni affet
mabut,
Beklesem hasretle dost yüzünü,
gelsen,
annem olsan,
beni canın kadar sevsen,
seni canım kadar sevsem,
seninle yaşasam,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!