soğuk soğuk esen rüzgârın nefesi
rüzgâr üşütüyor
ıslanırken duyduğum yağmurun sesi
yağmur ıslatıyor
ürpertiyor beni yılların çilesi
yıllar tüketiyor
Benim rengim akvaryum mavisi,
herkes tanır beni dostluklarımdan;
sen de öyle...
Denizciler haber verdiğinde
saat akreple yelkovanın kavuşmalarından birinde
rengarenk pabuçlarla geliyorum evinize
zira okunulmak isteyen bir şiirim
çaresizliklerin çaresi bende
söyle bana hiç şarkı dinledin mi meleklerden?
cadılar ülkesinden kovulmuş bir karanlık ruh kadar kötüsün;
sen gidince barış gününü kutladım; yaşamakla dudak dudağa
zaaflarımın yerini tutan bir kasavet sinmişti içime
bir eylüldü, yavaş yavaş, çisil çisil bir yağmur yağıyordu
ayrılıklara tahammülsüz bir çiçeğin boynu bükülmüştü
ellerim son bir kez tutmuştu ellerini, öylesine, tahammülsüzce...
Her gün dua ederdim, dostsuz kalmamak için
Haykırıyorum şimdi bir dostu tanımaya
Dosta ihtiyacım var aciz düşmemek için
İyi gün dostlarını kötü günde arama…
Anladım ki,
Ölmek
cansız kalmak değil
Canansız kalmakmış
Yani yaşamak,
Sadece nefes alabilmek değil;
elliüç’ün bir mart’ında,
gecenin tam yarısında,
çaresizliğin ortasında,
annem beni doğurmuş…
yağsız, köpüksüz ayran ile,
&
Canımın efendisini aldın ya benden
Tanrım, yüreğim feryat figan!
Sana kırgınlığım bu yüzden! …
tutundum parmağına
avucuma sığdırarak yüreğimi
sildim ne varsa
bir seni sığdırdım içine
böyle yaşardık sevinçlerimizi
ve ne çok acılar;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!