bir hiçliğin içindeyiz hepimiz
bir başka hiçliğe gidiyoruz koşarak...
aşkı, yüzsüzlüğü ele almışken,
öldürmeye arsızken hüsünü, yüreği,
koşmaya devam et,
bulursun belki benim bulamadıklarımı...
Okyanusda yüzdürmektir kağıttan tekneleri
Karadenizin göbeğine karanfil ekmektir hiçlik...
Akşam meyhanelerinde içerken
dönülmez ufuklarda yitip gitmektir hiçlik...
Bir aynanın ’saye’sinde İç içeyiz hiçlik
Ve ben...
Suretim suratıma bakıyor, suratım hiçliğime...
Hiçliğimin parıltısı suratımın yansıması suretime...
Bir aynanın ’saye’sinde İç içeyiz hiçlik
Odamın her duvarını simsiyah boyadım.
Siyah perdeler,
siyah bir halı
bir garip fani kişi
dosdoğruydu her işi
inandı dört yanına
acımadı canına…
çalıştı ırgat gibi
Ben bir fotoğraf albümüyüm.
Kafamın içinde, canlı yüzler taşıyorum.
Binlerce…
Hiç değişmeyen,
Kimisi silik,
kimisi derin izleri olan
boşuna heyecanlandım
karanlıkta görüş alanı dar olur
dönüp dururken iki yıldız çarpışmış
köpekler ulumaya başlamış
kulaklarım çınlamış, adımı anmış biri...
uzun zamandır unutulmuşlar barınağındayım
İçimde
yaşanmamış aşkların
yemini var...
Yalan yere yeminler
böyle edildi
gerçekleşmedi...
Kırlangıçların dönüş yolculuğuyla yanına varacağım
ve kavuştuğumuzu sanırken,
aşkımızı ihanetle yitirişini yaşayacağım...
Göz kapakların mahçubiyetine açılacak.
ne varsa yüzünde olan, hepsi çarpılacak.
Tövbe tapınmaların tekerrürlü ihanetlerini kınayacak.
Dedik ki, övün, çalış, güven!
Sevin sahip olduğun topraklar için!
Ye, iç, yediğin haram değilse,
bir ardniyeti sulamıyorsa içtiğin.
Ve yediğin içtiğin kabı pislemeyeceksen…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!