Her şey,doğmak için zamanı bekler
Zamansa zamana zamanı ekler
Larvalarda mahkum şu kelebekler
Nasıl özlemesin gelen baharı.
Kar kış bitti,vakit artık baharın
Neşeyi yudum yudum içerisine atan,
Bir meyhane delisi oldu beni ağlatan.
Gözler şiş,surat asık, saçlar ise bembeyaz,
Farkına varamadın,geçip gitti yine yaz.
Ara sıra sıkıldığım anlarda
Kader kısmet dedim, ya sabır çektim
Hicrana, cefaya kapı kapatıp
Düşüncelerime neşeyi ektim.
Servilerin altını da benzetmişler bu dünyaya
Mezarlıklarda, baş ayaklar da zengin, fakir
Kimisi bakımlı,kimisi garip.
Bakın,
Şu abidevi mezar eşraf dan Nuri efendinin.
Gecenin gündüz ile karıştığı yerdeyim
Kimim ben,neredeyim? bu diyarda ben neyim?
Nerede olmam lazım ve ben şimdi nerdeyim?
Dönmeyenden umut yok,dönecek olan döndü,
Şimdi kuşun kurdun uğrağı hanlar,
Tıklım tıklım doluydu bir zamanlar.
Çoluk çocuk,genç ihtiyar insanlar,
Konar göçer hep gülerdi bu hanlar.
Ne korkulara yer bıraktım içimde
Ne hicrana yer verdim
Buruşuk kağıtlar gibi geçmişimi
Düzeltip önüme serdim.
Sonra muhasebesini yaptım hayatımın
Sanmayın
Bir hiç uğruna yandığımı, yakıldığımı
Ateşden gömlekler giyip
Korlara düşmemin
Bilinmeyenlere takılıp
Zorlara düşmemin
Bir salkımsöğüttüm yarin yolunda
Yar bir ırmaktı, sessiz ve sakin
Mutluluk duyardım yoluna eğilmekten
Ve eteğine yüz sürmekten.
Rüzgar kımıldatırken incecik dallarımı
Okşardım uzanabildiğimce
Ben, kışa hazırlanan
Yapraklarını döken sonbaharlarda
Çiçekler açtırırım kalemimle
Gönül bahçelerinde.
Dam olurum
Yoksulun dört duvarına
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!