Yanlızlık dudağımda, titrek içli bir beste,
Gülüm solmuş gülşende ve bülbülüm kafeste,
Arayıp çağırmaktan, güç kalmadı nefeste,
Ey yar, hala ne diye gelmiyor sevmiyorsun.
Bir yanda kızgın ateş, bir yanda soğuk rüzgar,
Ne geceler sardı beni
Ne yıldızlar sarmaladı
Uzandım tutamadım yıldızları
Ve denizde;
Dalgalarla boğuşan Ay'ı
Ve yakamozları.
Dağ gibi bütündüm, yar yar yarıldım
Aradım yoktunuz, öze darıldım
Kötü günde zalimlere sarıldım
Şimdi siz içimde, yara oldunuz.
Bulamaz ettiniz, bildik yerimi
İlmik ilmik dokunan
Ve nakış nakış işlenen
Bir elbise gibiydi aşk
İçine ikimizin birden girdiği
Sevdamızın çıplaklığını saklayan.
Dal budak vermemiş bir cılız köktüm
Kökümü topraktan çıkardım söktüm
Şeyda bülbül gibi ne diller döktüm
Kimseye diyecek sözüm kalmadı.
Bu ne biçim zindan,ne biçim hapis
Bir zamanlar
Seninle, elele gözgözeydik
İki gönül tek sevda
Beraber dizdizeydik.
Samanlık seyran olmuştu,
Kaygılar dağılmıştı düşüncelerden.
Bir gün buz parçası,bir günse kor'dum
Gördüğüm rüyayı hep hayra yordum
Neden, niçin diye herkese sordum
Elden birşey gelmez, kader dediler.
Ana, baba, kardeş, arkadaş, bacı
Senin kirpiklerin ok,senin kaşların kalem
Sen gönlüme bir mihrap, sen minareme alem
Hayalin gözlerimden kaybolmak bilmez bir dem
Seni başkası bilmez, seni bir ben bilirim.
Yüreğin dolmuş elem, kelimelerin zehir
Nesli eğlencede, bitmez oyunda
Kahramanlık yatar senin soyunda
Dere, tepe, bozkır, hudut boyunda
Bekleyen erlere kurban olurum.
Bir ateş, bir alev senin nefesin
Ölmek, bir şey ütmemektir Dünyadan
Ölüm, bir menzile kavuşmamaktır.
Ölüm, göz açmak ve göz kapayarak
Yılların önüne geçip akmaktır.
Ölüm Kucaklaşmak kara toprakla,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!