gitme kal!
biz aynı yürekte yoldaşız,
yalnızlığımız bize yeter.
K.E.
gitmek; kendini değil,
alıp götürmektir geride kalanları.
ve yaşamak; ulu orta kucaklamaktır,
ölüme en yakın olduğun anları.
K.Eyüboğlu
ey yosun kokulu yar!
bak yine zifiri karanlık yürekler,
yine güneş kokuyor şehrin tüm duvarları…
işte bu saatler ve bu vakitlerdir,şehri terk etmenin zamanı.
toplayıp tası tarağı,ne varsa ortalıkta sana dair
hepsini yükledim çoban çantama…ve gidiyorum!
bakma öyle, gözüne kurban olduğum.
bakma ki,
aralanmasın deli gönlümde sevda kapıları.
ne olur, bakma uzaklardan yakın yakın!
bakma ki; yakmasın seni de beni de,
kırılmış ve yorgun kalbimin kor ateşleri.
on iki ayın içinde,
en çok sevdiğim nisandı.
nisanda sen gittin ya anne,
takvimlerde on bir ay kaldı!
K.E.
Bakmayın sessiz,
sakinliğime.
Aslında çok geveze
biriymişim. Annem öyle derdi.
Fakat, zaman zaman bir berbatlık çöker üstüme...
İçime kapanırım;sessiz
Dokunuverdi bir serçenin kanadı düşlerime
Kuraktı bahar yağmurlarına uyandı rüyalarım
Kısırdı bir yaban çiçeğine döl tuttu yüreğim
Korkaktı güneşi yakaladı hapsetti avuçlarında kalbim.
Bir serçe konuverdi gönül pencereme
yeter artık,susma!
haykır içindeki sevgini...
sen sustukça,ay susar
yıldızlar boyun büker karanlıklara...
ne güneş ısıtır gündüzleri,
ne rüzgarlar şenlendirir gecelerimi.
-Ne yaman çelişkidir bu!
I-
Ol dediğinde,
Alemi olduran Tanrı'ya,
Her sokak başında,
Ev yaptığını iddia eder
havada,
kesif bir barut kokusu.
gece ayaz...
parmaklarımız tüfek namlusu!
çatılarda,
sevişen mart kedileri.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!