Otobüs salınarak ağır ağır perona yanaştı, kaptan; İç ışıkları açtı, tüm yolculara geçmiş olsun dileklerini sunduktan sonra, yolculuğa devam edeceklere, yarım saat sonra hareket edileceğini hatırlatıp, kaptan mahallinden dışarı çıkarak, terminalin içinde gözden kayboldu. Bu esnada inecek yolcular ayaklanmış kimi eşyalarını toparlıyor kimi hırkasını montunu giyiyor bazıları da derin uykularından uyanmaya çalışarak nerede olduklarını anlamaya çalışıyorlardı.
Hüseyin oturduğu koltuğun üstünden küçük çantasını kaptığı gibi arka kapıdan kendini dışarı attı. Dışarı attı diyorum çünkü; yaşadığı doğup büyüdüğü bu şehri, havasını, suyunu, toprağını çok özlemiş, on sekiz aylık askerliği boyunca hep hasretini çekmiş, buram buram burnunda tütüp durmuştu memleketi. Tabii bu hasret ve özleme annesi, babası, bacısı ve küçük kardeşi Hasan da dâhildi. Üstelik geleceği günü, terhis tarihini haber etmemişti, onlara sürpriz yapmak istiyordu, ailesi ile kavuşma anını düşündükçe, için için sevinip kendi kendine gülümsüyor, o an onu görenler, deli-divane yada pehlül bu delikanlı diyebilirler, ona acıyan gözlerle bakabilirlerdi. Desinler.. dedi, kendi kendine, ben memleketime aileme kavuşmuşum, kimsenin ne dediği, ne düşüneceği umurumda bile değil, dedi içinden. Çantasını tek eliyle sırtına attığı gibi, diğer elini cebine sokup, gecenin karanlığından ışıldayan şehrin ışıklarına doğru yürüyerek terminalden uzaklaştı.
…
Güneş, o günkü vazifesini yapmanın vakarı ve yorgunluğu ile fersiz ışıklarını tepelerin ardından son kez şehrin üzerine gönderirken, ertesi güne buluşmak üzere veda ediyordu. Mustafa dayı, babadan kalma bakkal dükkânını kapatmış, eve gelmiş, gün boyu çalışmanın verdiği yorgunluk ve mutlulukla karışık bir duygu ile yer minderine bağdaş kurmuş oturuyordu.
-Fatmaa, Kız Fatmaaa.! Diye, iki kere seslendi. Cevap yoktu. La havle çekti, kafasını iki yana çevirip tekrar daha gür bir sesle,
Hâk bana ne vermişse onu asla silemem,
O, ne öğretmiş ise başka birşey bilemem.
10.07.2016/Kahramanmaraş
Boşuna çekmişim senin yükünü
Kendini bir cennet sandırdın felek
Harcadın beyleri lordu dükünü
Allayıp pullayıp kandırdın felek.
Aklı olan senden el etek çekti
Vasatın üstünde kötüden iyi
Devleti yaşatan insandır insan
Dövmek midir maksat bağcıyı dayı
Milleti yaşatan insandır insan.
Sistem gelir gider baş gerekli baş
Şafak söktü...
Güneş penceremde
Sabahın ayazına yetmiyor sıcaklığı
Kararmış umutlarımı aydınlatmıyor ışığı
Donuyorum...
Bu dünyada işim ne..?
Aş benim değil,taş benim değil...
Ben olsamda içinde..!
Baş benim değil,kaş benim değil...
Yaradanın mucizesi,
Can benim değil,ten benim değil...
Cân, canâna cân olursa; canân câna cân olur,
Canân, câna cân olursa; bu cân, canânın olur.
04.12.2016/Kahramanmaraş.
Bin başlı canım olsa; Vatana bini feda,
Can istemem vatansız, hepsini alsın Hüda.
Kahramanmaraş/2016
Ana kucağından okul ocağına…
Düştüm, sana geldim canım öğretmenim.
Erdim artık bende öğrenme çağına,
Koştum, sana geldim canım öğretmenim.
Karanlıktı dünyam ilk sen aydınlattın,
Yaş elli olunca bu zalim hayat
Bastonu elime verdi sevindi
Ruhum ve bedenim dünkünden bayat
Gençliğim çiçekti derdi sevindi.
Gözler fehmetmiyor dişler çürüdü
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!