Beni benden alıp ömrümü yiyen
Ellere güldürdün yaşarken öldüm
Ateşler içinde karalar giyen
Gülmeyi unuttum yaşarken öldüm
Zevki sefa haram oldu yıllardır
Niye derler, bunlar yaşlanmış diye
Kalp yorulup, baş düşmeyince yere
Başlar eğik, dertler çoğalsa bile
Yaşlanmak elde mi? bilse herkes de
Acı keder katar katar dizilir
Sen yarattın topraktan cümlemizi
Ruh verdin, canlandırdın hepimizi
İman ile doldurdun kalbimizi
Sevdik, sevgili Peygamberimizi
Her toprağa verdin, ayrı hazine
Yarım asır yaşarım ben bu şehirde
Ne insanlar, gördüm güzel ilçemde
Kimiler gezer aslanlar gibi bu yerde
Kimisi de medet bekler yaptığı iş de
Hatır hürmet nedir, sor bir bilene
Anlatayım dedikçe dilim tutuldu
Sözlerin yerine gözyaşım aktı
Kimse görmez sandım, yürek burkuldu
Sevgisiz sevgili sessizce baktı
Gözüne bakınca şaşırdım kaldım
Dil ile anlatır insan derdini
Pervane olurken kor yüreğini
Melekmidir cin mi görsen halini
Özüyle sözüyle sevdim güzeli
Tavrıyla hem hali koyar ortaya
Boyuna değilde huyuna baksan
Asilce duruşu gözünde gördüm
Yüreği sararak gönüle aksam
Gözünde saçılan sevdayı gördüm
Ay gibi çıkınca şelvesi yüze
Sevdiğim bak şu gözlerimin içine
Sana hangi gülleri versem de
Sen istemezsin bağdaki bahçedeki gülü de
Altın inci, boncuk, pırlantayı taksam döşüne
Sen takmışsın göğsüne, yedi veren gülü de
Sen gül verdin, sen koç verdin, yeni açan tomurcuk ile
Çok uzaktan selam salsam ellere
Dostlar bilir, hatırlıyor beni de
Şehrime de davet etsem bir kere
Bilen gelir, bilmeyen nasıl bulur
Geçmişi de gelecek te hep gördük
Çıktım seyre Sarıtepe üstüne
Sungurlu da girmiş çukur içine
Gösteremez kendini de bir kere
Ölü toprağı serpilmiş üstüne
Ne çok insan gelmiş geçmiş buradan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!