Yaşıyor musun diye sorarsan
Yaraladın ama ölmedim diyeceğim
Yaran nerede diye sorarsan
Can evimde yüreğimde diyeceğim
Susuz kalmış bahçede açamamış çiçeğe
Sıcaktan boynu bükülmüş filize sor beni
Nemli olmayan kuru topraktaki tohuma
Sararıp solmuş çimenlere sor beni
Hayattan ümidini kesmiş sağır ihtiyara
Rüzgâra sordum seni
Tenine değdim estim dedi
Okşadım olmadı içime çektim seni
Buluta sordum seni
Hıçkırdı içim içime sığmıyor dedi
Gökkuşağına sorsam seni
Ela gözünü kıskandım diyor
Acı çekmiş kemana sorsam seni
İçim sızlıyor çalayım mı diyor
Bir dargın bir barışık böyle olmasak
Ela gözlerine bakıp kaybolmak yasak
Yazmak duymak yasak konuşmak yasak
Böyle olunca istiyorum bir gün yaşamasak
Elimi uzatınca elini tutsam gözüne baksam
Ela gözlerinle nişan aldın hedefinden kaçamadım
Dilinle yaraladın yüreğimi tabip gibi saramadım
İçime sızıyor acın ılık ılık dışarıya taşıramadım
Susuyorum acı sözüme bulaşmış konuşamadım
Bana mektup yazmışsın silinmiş okuyamadım
Hayat geldi geçti yaşadık zorda
Sönmedi yanıyor gönlüm korda
Yıkılmış eski evinizin orda
Sokağın başında beklemekteyim
Sevgin sığamaz gönülden taşardı
Çok hızlı döndü dünya zaman nasıl geçti
Acıları hüzünleri ben gömdüm o deşti
Öksüz bir kedi yavrusu önümden geçti
Benim acıları gömmek için toprağı deşti
Aylar geçti yıllar geçti içim geçmedi
Bir yerde humuslu bir yerde çorak
Bir yerde nemli bir yerde kurak
Kayıp gittin elimden kime sorak
Bilmem ki seni nasıl bulup sarak
Her tohuma hayat vermez
Basar bağrına hiç bırakmaz
Uğur böceği ne güzelsin sen
Bana geldinse koy uğurunu gönlüme
Sonra çık kirpiklerime konakla
Uçup gitme gözümün önünden
Arada bir uğra bak gönlüme
Eksilmesin uğurun gönlümde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!