Kağan Alimollo Şiirleri - Şair Kağan Ali ...

.
Samimiyetle mevzular açıldı kevserden mücadelemde, insandan gelene miras, gökten gelene ihlas takılan manasıyla.
Azlıkla eşitliğe, çoklukla veraya ve asma kilitlerine anahtarlar aradım.
Alerjim vardı kağıtlara not edilen anılara.
Bense verandamda kendimle teati içinde spontane işlemeler yapıyordum ve el sallayarak.
Varsayımlar, yavşaklar, kayıplar, hazırlıklar döngüsünde yolbulana nasıl davranmam gerektiğini unutmuşken, saçmalamaktan alıkoymak astarımdı.

Güç ve olmak, kilometrelerce kuyruğu olan bir sırda düzmece demek.
Tok ve aç, düzinelerce paranın içinde olan birine seni sevmiyorum demek.
Yaşam ve ölüm, milyarlarca insan olan bir yerde hiç olan gerçek.
Aşk ve ihanet, hasta bir bedene şifa olan tek zehir.
İnanç ve istek, toprak toprak üzüntünün yerine oturtamadığın huzur demek.
Umut ve ümit, bütün beklentilerinin hayalden rüyaya düşerken senin uyuyor olman demek.

İki harf olmaz benden. Ne demek şiir yazdım? Kaşların çatılıyor, burnum kızardıkça. Ne demek bizi yarattım? Benim ölmem gerekti. Sen dedi hani ölü bir adamdın? Kızdım, kaçtım. Bizi benim yüzüme vurmak, .. Ve omzunda ki oyuğa adımı vermiş. Yoruldum, çöktüm çocukluğumun yanına, koynuna, sardı bizi. Koynumda ki sızıyı sardı. Ben korkuyorum sen öldürürsün beni, dedim. Çocukluğumun nefesini duyarken ölmek isteyen bir adamı ölümden korkuttuysam bu işte bir aşk var. Biz varız, dedi büyük bir sır gibi fısıldayarak..

Aslında saklı aşkında açar mücadelenin ardında kazanılması gereken kapıları zaferlere. Kilitsiz kollar aralıktan temmuza kör eder zamanla dallar sarkar yeşillere. Kimliğin nerede! akıyor salyaları katillerin dişlerinde sivrilen faili meçhullere. Tabutsal bastığın toprak anason sızıyor bulutlardan nefes alma kafan masada ayık, ol sırılsıklam. Hey! kuralsız hayal dünyası tuvaller duvarlar eserim, kanıyor ağrılar bilmiyorum nedendir eşiği kasıklarım. Bi göz odam var araştırın orası benim manastırım, zaferlere açılır kapısı tanrıyla berduşun arasında masallarım. Saymam kayıpları örtün ayıpları kan izleri işlenmiş o.c.b çarşaflarım içinde tütün içimde dumanları. Kamera arkası kayıtlarım olucak cehennemde, orada buluşalım ..

Simli ojeler sürerdi yalnızlıktan sıkıldığında, taşralıydı ve birazda saf, temizdi yani.. Nadir konuşmalarının birinde ölülerin anlattığı hikayelerin inşirah gibi geldiğini söylerdi.. Begonya dolu odasından sızan şiirlerinde..

Mevsimlerin insanlarla ne işi olur? bu sonbaharın zıtlaşmasına hayret ediyorum.
Gitmek mi? Bu benim tercihim değil, kalamadığımdan omzuma attığım çantam ve başımda şapkam..
Kışları sığamıyorum hiç bir yere, yokuşlar ve yanında uzayıp giden kaldırımlar çekiyor sanki 'gel bitmez yürüyüşlerle maceraperest bir yolculuğa çıkalım' der gibi.
Seviyorum sanırım biraz da böylesi hayatı..
Evlerin arasından bakan gökyüzü ve karın çantama dokunur dokunmaz erimesi mutlu ediyor.. Elbette,
Birini aramadan, küçücük görünen kooocaman sokaklar ve sokakta kalan hayvanlarla birlikte olmak.. Bütün bunları yaşamak isteyenlere "bi baltaya sap olamayan" ya da "sürtük zaten" diyenler var üstelik.

İnce bi kadınsın, kendi doğruların için verdiğin bütün savaşların, doğrudur karşına çıkanların hepsi puştluk için vardı. Büyüdükçe anlamsız ulan, siktir et küçük bi çocuk var solunda, yürüdükçe yolunda gitmedi kazanan sen olsan da her defasında. Tanrı arkasında bırakmış henüz ondokuz yaşında, özlemin kangren olur geçmişe, gençliğin yükü ağırdır yalnız taşınmaz omzunda.
Üç taşım elimde hala çocuğum sekizi nerde dokuzdan canımın,
Hal bu hocam gereğinden fazla alkol aldık.
Başlangıcı olmayan hayatlarız ya da unutturur alkol gezerken damarlarında.
Kafes olur bu siktiğimin dünyası sokakta kalanlara.
Sonra konuş şimdi bahsim sabah olsun yatayım diyen insanlara.

Neye inandırmak çabası bu? Düşünce tehlikedir ve düşündüğünü yapmaksa katillik.. Serin ruhun essin başında kimsenin izlemediği koyuluğuyla, koynumda.. Sus ama konuşma. Fazlaca olmuyor mu bu hayattan kopanlara omuzlarca. Ellerin alışması gereken bu muydu ki, hep niye sigaralarda, diğerinin kova kova, şişe şişe tutunuşları.. Parasempatik bi adam mı cezbeden seni, seksi bir kadındı duygunu yitirişin. Hasta umutsuz olunca ölüme terk eder kendini, intihara benzer bileklerine kadar boyundan aşağıya. Hoyrat yaşantım derler boşuna uğraşmayın, sonunda büyüler yapılır zulalarca, kuyu diplerine atılgan bedenlere sorsan öyle değil der, halbuki görünen kadar gerçek, yanılıyor muyum? Tam dolunay geceleri sarhoş olmak istesin bütün canlılar, bir günlüğüne unutulsun inanç, beden ve yaşamak. Ruhlara şeytanlar olunduğunu hatırlatmanın zamanıdır şu ara. Koş arkana bakmadan koş, Korkma sonunda hislerin kazanacak! Yol her ne kadar sis olsa da, bir sonraki adımı düşünenler kaybın eksikliğini farkedemez, aklıyla övünenin çoktan vazgeçmiş oluşunu izle, kahkahalar atan salağım ben gördükleri kadar görünen gerçek, Ölüm kadar korku yaşamak için var..

Havaris kurgula bir düzine veryansın insansı.
Kâinata haber salın tarafsızlık kalmadı.
Bütün oyunlar kuralsız zamanım tanrınındır.
Yazıldı alnına, bilincin sargılı, hayatın karmaşık bak tarandı.
Havalı göründü düz adımların hangisi doğru boş beleş adamların.
Yoksul yatakların içi sıcakmış üstü çıplak karanlığın.

Fahriyim ant içtim, sahiyim rest çektim, güven problemimden herkesi test ettim. Ensemde nefes dudak teması hissettim. Enfesti hepsini keşfettim ve o kadarı yetmezdi dahası zevktenken ben seçmekte veyis ettim. Kemiktim ettim, kandan topraktan yapma bedendim. Bedeldim, tercih ve bir çok kararı kendime zerk ettim. Geçmişte çok terk ettim gittim. Felsefeden bozma yaşamı biçip ekmiştim. Gelmişken konusu değindim 'onlar' gibi değildim değiştim daha fazla olmamak içindi. İçimden geldiği, dikine koşmalar yapmıştım. Dengem eğlemdi, eylemlerim meylerdi, eğlendim. 'Onlar' serseri it derken ben herkesi dinlerdim. Biraz dinlendim soluklandım, çok dinlendim onaylandım. Kolaydı yalan, zorlarken kendin olmak, söylemeyi reddettim. Koltuklar hiç cazip gelmezken, 'onlar' caiz derdi. Birçoğa haizken fazlası mirasa dahildi. İtiraz ettim, inada tuttu, itiraf ettim, inanca tutundu, ifa ettim bana tutundu. 'Onlar' tutulurken diğerleri oldukça serseri ve itti.