Kıldan ince, kılıçtan keskin Sırat ‘lar üstündeyim,
Çekilip alınmış elimden bilcümle düzlükler,
Canımın bedenimden çekilip çıkarılması gibi bir şey,
Dört bir yanım uçurum, altım cehennem,
Koparıp atma derinlerdeyim yaşamla aramdaki bağı,
Yapışmışım ellerimle bir karasevdanın eteklerine,
Sevgi bir sorun olmasın aramızda,
Dünyada o kadar çok sorun var ki;
Dünyalar kadar inan ki.
Doğmak bir sorun,
Büyümek sorun,
Yaşamak, var olmak, sağ olmak sorun,
Uzat ellerini uzaklardan, ben tutarım,
Ben duyarım, sen söyle şarkılarını,
Sezerim hafif hafif soluklar aldığını,
Yürüdüğünü uçar adımlarla buradan şuraya,
Güldüğünü, ağladığını, yaşadığını,
Çünkü sen benim hem dışımda, hem içimdesin,
Ava gidip dönmeyen var,
Dua edip ummayan var,
Nazar edip görmeyen var,
İnsanların içersinde.
Kimindeki kulak sağır,
Nasıl oldu da
Bu rüzgar elin gibi okşadı saçlarımı?
Bu ay senin gibi bakıverdi yüzüme?
Deniz, gözlerinin içi gibi güldü ışıl ışıl
Ve nasıl oldu da
Bir garip gecekuşu
Rüzgarı dinlerdik ocak başında,
Aklımız denizin haykırışında,
Alevler yansırdı her bakışında,
O güzel günleri gel de özleme.
Elin elimdeydi körpe ve sıcak,
Bu dünya bir yalan, palavra değil,
Herşey bir hesaba, mizana bağlı,
Varlıklar morgdaki kadavra değil,
Görüp anlaması izana bağlı.
Boş yere uzanan, kısalan yoktur,
Işıkları kırpıp kırpıp sen yapıyorum,
Çayırları, çimenleri biçip biçip,
Sen yapıyorum bulutlara rüzgar gibi üfleyip,
Denizlere resmini çiziyorum uzaktan işaret parmağımla,
Senden geldiğini sanarak
Sesleri öpüyorum
Seni bir büyük dert edinmişim kendime,
bir büyük çile edinmişim
iki ayağım bir pabuçta, iki elim kanda iken
ve sanki başka çilem yokmuş gibi.
Bir kapalı kapı edinmişim, ardında umutlarım duran,
bitip tükenmeyen yol edinmişim
Kolum-kanadım kırılıyor sensizlikte,
Çalmadığım kapı kalmıyor seni sormak için
Başımda gezinen körpe körpe bulutlarda,
Yüzüme-gözüme değip değip geçen rüzgarlarda,
Kokusu ruhuma işleyen ıslak toprakta,
Tarlalada yaylanan başaklarda,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!