İsmet Barlıoğlu Şiirleri - Şair İsmet Ba ...

İsmet Barlıoğlu

5*
Nasıl ağlamayım? Nasıl yanmayım?
Yar aşkı sinemi sardı bir kere.
Verdiğim ikrardan nasıl döneyim?
Aşıklar ikrarı verdi bir kere.

Devamını Oku
İsmet Barlıoğlu

Kendim için korkmuyorum, anam-babam,
senin için korkuyorum ölümden.
Zira, bir kötü yıkım olacak ölümüm senin için;
bir derin boşluk içinde kalacak dört bir yanın,
bir kara haberle geri dönecek yola çıkardığın kuşlar,
belki bir sabah güneşi soğuk düşecek omuzlarına,

Devamını Oku
İsmet Barlıoğlu

Bir küçük zerrenin varlığı bile
Bir büyük cevheri ilan gibidir.
Gördüğün herşeye dikkatlice bak;
Her zerre bir büyük plan gibidir.

Acaba gerçekten var mı yıldızlar?

Devamını Oku
İsmet Barlıoğlu

Yaşamı

Öze geçmeden önce önemli bir nokta üzerinde durmak istiyorum.
Şükrolsun ki; bugün ülkemizde ulusal bir bütünlük içindeyiz. Yurttaşlarımız arasında sen-ben yoktur. Sınıf yoktur. Buyurgan-tapkın yoktur. Sınırlarımız içinde yaşayan ve bu yurda yurttaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk ‘tür, herkes bizdendir. Yasalar karşısında kimsenin kimseye üstünlüğü mevcud değildir. Ve biz, bunu Cumhuriyet ‘e, onun kurucusu olan Büyük Atatürk ‘e borçluyuz.
Cumhuriyet ‘ten önceki teokratik ve onu izleyen monarşik dönemlerde, ne yazıktır ki; durum hiç de böyle değildi. Yurttaşlarımız arasında sen-ben vardı, sınıf farkları vardı, buyurgan vardı, tapkın vardı. Herkes kendi ulusal kimliğiyle anılmaktaydı ve pramidin çatısındaki Osmanlılık bir din, bir inanış birliğinin simgesiydi. Yurttaşlık yoktu, teb ‘alık vardı. Osmanlı, saraylı olanlardan ve saraylı olmayanlardan oluşmuştu. Saraylı olanlara “Saltanat” ve saraylı olmayanlara da “Halk” deniyordu. Bunlar iki karşı sınıf ve iki zıt kutup gibiydi. Sadece bir şeyde değil, her şeyde ayrılıyorlardı. Edebiyat da öyleydi. Bir yanda bir Saray Edebiyatı soluk alıp verirken, obir yanda Halk Edebiyatı yaşamaktaydı. Saray Edebiyatı Arapça ‘nın, Farsça ‘nın hükmü altındaydı. O bile birbaşına Arapça, birbaşına Farsça değildi ve zaman zaman, yer yer Türkçe sözcüklerle yamalanmakta ve o yamalanmış bohçanın adına da “Osmanlıca” denilmekteydi. Bir bakıma; Arap ve İranlı şiir söylüyor, öykü-roman yazıyor, yazı-başyazı döşeniyor, Osmanlı dinliyor, okuyor, özeniyor, yansılamaya çalışıyor, Osmanlı ‘nın herekesiz Arapça hevesi yüzünden; birinin yazdığını obiri okuyamıyor, butekinin söylediğini öteki yazamıyor ve bazen, yazan kendi yazdığını bulup seçemiyor, davranış “Kel Ahmet Çeşmesi” ni “Gül Ahmet Çeşmesi” ne, “Van Kalesi” ni “Kan Kalesi” ne ve daha böyle binlercesine döndürüyor, “Bab-ı Ali kapısından mürur edip geçerken, bir süvari tek atlıya tesadüfen rastgeldim.” vari ne dediğini bilmezliklere yol açıyordu. Çünkü; saray, kendi dilini konuşmayı küçüklük varsayıyor, elin dilini de ancak bu kadar konuşabiliyordu. Halk sarayın dediğini anlayamıyor, saray da varsın iyice anlamasın diye onunla kendi arasına Çin Sedleri çekiyordu.
Bu tutarsızlıklar yüzündendir ki; halk, kendisinden saymadığı saraya karşı kendi edebiyatını oluşturmak zorunda kalmıştır. Onun, halkın büyük bir kolaylıkla anladığı, candan-gönülden sevdiği ve her koşul altında pekilendiği kendi ozanları, kendi öykücüleri, kendi romancıları vardır. Halk arasında “Halk Aşığı”, “Hak Aşığı” denen ozanlar bunlardandır. Çayevlerinde öyküler anlatan “Hekatçı” lar bunlardandır. Olayları alaya alan “Meddah” lar bunlardandır.

Devamını Oku
İsmet Barlıoğlu

Alacaksan incitmeden al canımı,
Önce açıver paslı parmaklarını boğazımı sıkan elin,
Tutup çıkarıver gözlerime çekilmiş milleri,
Al şu kanlı hançeri yüreğimin orta yerinden,
Çöz ellerimdeki zincirleri,
Ayaklarımdaki demir gülleleri,

Devamını Oku
İsmet Barlıoğlu

9*
Şarkın dört yanından nice
Aşıklar meydana geldi.
Feryat ettik gündüz-gece,
Bayburt ‘lu hicrana geldi.

Devamını Oku
İsmet Barlıoğlu

Beyazları giyin, karalar bana,
Madem ki tek çıktım yine akşama.
Her akşam gözyaşı döküp yarama
Derdimi gizlice çeker dururum.

Akşamlar bağrımda hançer yarası,

Devamını Oku
İsmet Barlıoğlu

Bugün de yağmur yağdı, sızlattı yüreğimi,
Yine maziyi andım yakılıp yana yana.
Özlemler engelledi biricik dileğimi,
Ağladım pencerede, ağladım kana kana.

Yağmuru görmeyeyim; dönüyorum maziye,

Devamını Oku
İsmet Barlıoğlu

Açılın kapılar, boğuluyorum,
Sanki her odamda o geziniyor.
Eşikte bir parça durduğum anda
Sanki bana doğru geldi geliyor.

Yumuşak, rengarenk halılarda o,

Devamını Oku
İsmet Barlıoğlu

Gel bir ‘Açıl ya Susam…’ diyelim
Yolumuza uğru gibi dikilenlere,
Uçurum kesilenlere, attığımız her adımda,
Ayırmak isteyenlere bizi birbirimizden,
‘Açıl ya Susam…’ diyelim,
Sevmenin ne demek olduğunu bilmeyenlere

Devamını Oku