Asla
İşte el bağladık, durduk karşında,
İzinsiz huzura girmeyiz asla.
Yeter ki büyük ol kupkuru başta,
Büyükten ileri varmayız asla.
Salladığın mendillerde
Ayrılırken yaralandım.
Seni aradığım yerde
Hiç kimseye soramadım.
Baktım ıssız avlulara,
Allah 'ım, bu ne tad; bu ne lezzettir?
Buldukça, bildikçe bilesim geldi.
Bana lütfettiğin bu ne izzettir?
Dünyaya geldikçe gelesim geldi.
Bakıp denizlere, göğe, karaya,
Bir karasevdaya bağlanıp kaldım,
Ne bir önü mevcud ne de bir sonu.
Çileler içinde perişan oldum,
O beni sevmezken ben sevdim onu.
İsteğim yüzünü öpüp koklamak,
Çileleri atalım,
Bir sil baştan yapalım,
Yerimizi kapalım
Bir değişik dünyada.
Turna geçsin havadan,
Böyle mi severmiş insan sevince?
Kalp nasıl kanıyor inceden ince,
Bırak da göreyim seni iyice
Sularda mehtabı gördüğüm gibi.
Düşsün gözlerine saçların, bırak,
Tüm karanlık tüneller bana ümit kapısı,
Sanki bir tren çıkıp hep seni getirecek.
her biri zalimlikte birbirinin tıpkısı,
Beklemekten yüreğim ha öldü, ha ölecek.
Bir tren sesi duysam kalbim ayaklanıyor,
Beklerim bedenim yıkansın, yunsun,
Kaldırın ortadan oyuncakları.
Beklerim cesedim kefene konsun,
Çağırın sımsıkı saracakları.
Kefenmiş meğerse kuşanacağım,
Sana ortak bir anımızı getirdim gençliğimizden,
Sularında akşam güneşinin yıkandığı denizden,
Avuçlarımda ıslak ve yumurta sarısı bir güneş,
Kucağımda ayaklarının altında altınlaşmış bir kumsal,
Ben sana,
Sen bana
Güneş benim değil, ay ve yıldızlar benim değil,
Çimenler, çayırlar, çiçekler benim değil,
Ormanlar, denizler benim değil,
Benim olan bir kuru başım,
Bir iğneli fıçılar içindeki canım,
Bir yorulmuş bedenim,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!