Ne bir soluk resmin kaldı elimde,
Ne de gözlerinden bir beklediğim.
Bir ömür boyudur senin peşinde
Yetmiyor mu bunca sürüklendiğim?
Anılar sonbahar yaprağı gibi,
Güya biz seninle rüyalardaydık,
Hasret bitecekti uykuyla birlik.
Ne biçim pespembe hülyalardaydık,
Hasretler içinde gerçeğe girdik.
Verseydin elini benim elime,
El açıp inleyip dizler çökerek
Yalvardım Tanrı 'ya candan, gizlice,
Diliyorum her gün yaşlar dökerek
Bitip tükenmesin Tanrı 'm bu gece.
Yarın alacaklar seni elimden,
Yapılan her tablo noksan kalacak
Islak kumsallarda biz olmayınca.
Ressam noksanını nerden bilecek
Sevdadan anlayan göz olmayınca.
Ayak izlerimiz kalmış sahipsiz,
Her gün ateşlere atılıp duruyorum mancınıklarla
Nemrud elinde İbrahim Peygamber gibi,
Yüreğim ateşler, alevler arasında,
Bedenim püryan olmuş,
O Peygamber ‘dir, yanmamış, ben yanıyorum,
Kapanmaz yara olmuşum bir büyük karasevdada,
3.1
Bolluk İçinde Kıtlık
Yıldızlararası Uzay Gemisi Foton 1’in komutanı Kaptan Çi Vaştar, dalgın bakışlarla uzaklara bakmakta olan Doktor Emmol Lek’in yanına yaklaştı. Tatlı bir sesle:
- Ne düşünüyorsun Lek? Çok daldırmışsın.
Kaptanın tanıdık sesiyle daldığı düşüncelerden sıyrılan Doktor Lek gözlerini arkadaşına çevirdi:
2.1
İniş Açısında Sapma
Astronotlar şaşkınlıkla birbirlerinin yüzlerine baktılar. Kaptan Çi Vaştar:
- Bu da ne demek oluyor Rem? Diye sordu. Detektör bankalarında yanlışlık mı var? Yoksa ben mi yanlış duydum?
Fotonist Kay Rem ‘in içinde bulunduğu şaşkınlık kaptanınkinden hiç de az değildi:
Bu hal böyle, ey oğul,
Başka bir hal arama.
Dillendiyse ince kıl;
Bende vebal arama.
Çok çok çalış yürekten,
5
Bulbar Paralizi
Etimolog Şur Çarup gözlerini açtığında oda tümden boştu. Ortalarda onlardan da, kendilerinden de tek kimse yoktu.
Genç kadın yorgunluktan az-çok sıyrılmış ve uykusunu az-çok almış olduğunu fark etmekteydi. Ne yazk ki; bu kez, uykusuzluk ve yorgunluğunun yerini belirgin bir açlık ve susuzluk almıştı. Renginin bir hayli solmuş ve dudaklarının bir hayli kurumuş olabileceğini düşünerek duvardaki aynanın önüne doğru yürüdü. Bilmeden gerçekleştirdiği bu davranış genç astronotun öteden beri süregelen şaşkınlıklarına bir yenisini daha ekledi: Önünde durup bakındığı aynada kendisini görememekteydi ve şaşkınlığı sözcüklerle anlatılamayacak ölçüde büyüktü. Görüntüde, odanın buna yansıyabilen her şeyi mevcut olduğu halde, kendisi yoktu. Genç kadın önce sağa, sonra sola çekilerek aynayı yeniden yeniden gözden geçirdi fakat orada, odayla ilgili görüntülerden başka tek bir değişikliğe rastlayamadı. Çabaları boşunaydı ve başvurduğu yollardan hiçbiri kendisini aynada görebilmesine elvermemekteydi.
Derin bir aşkınlık ve umutsuzluk içine düşmüş bulunan etimolog aynaya karşı direnmedi. Gözleri, aynadan görünmekte olan saksıdaki çiçeklere ilişmişti. Geceleyin bu çiçeklerin renklerini ve canlılıklarını yitirmiş durumda bulunduklarını gözleriyle görmüştü. Oysa şimdi aynı çiçekler, bahçelerden, dağlardan ve kırlardan daha yeni toplanmışı andırmaktaydı.
37*
Baksı ‘da bir güzel gördüm,
Nazlı Sultanlar ‘a benzer.
Aslını-neslini sordum,
Dilbilmez lallara benzer.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!