Soruyorsan bizi Tanrım;
İşte biziz. Buradayız.
Halimizi sorma ya Rab;
Bir tükenmez rüyadayız.
Sohbetliyiz düşmanlarla,
İncinme, kırılma, gücenme ama
Vefa konusunda en sonlardasın.
Zira, yeminlerin ayak altında,
Sen ise gül dolu balkonlardasın.
Herbir davranışın bana çift yanlı,
17/07/2006
Rüzgar Ahmet
ve “Sen gençliğimin katilisin…”
Yer Gaziantep, Devlet Hastanesi karşısı, Hürriyet Büfe önü..
Değmeyin yarama; yaram kanıyor,
Her akşam oluşta ben hep böyleyim.
Yıllardır ateşim alazlanıyor,
Beni incitene ben ne söyleyim?
Yağmurla gelmişti, rüzgarla gitti,
Ben suya susamadım vahasız çöllerde,
Yakıp kavuran kumlarda,
Ben senin sevgine susadım,
Ben senin aşkına susadım,
Külhanlarda kavrulup yandım,
Elatmadım çöllerde
Baharın nefesi saçına toka,
Herbir kulağında bir güneş küpe,
Işıklar serilmiş ayaklarına
Körpe izlerini koklaya-öpe.
Rüzgarlar taşıyor şarkılarını,
Ucu zehirli bir ok gibi fırlatım sabrımı,
Çilelerimi çelikten bir yay gibi kullanarak,
Dağlardan,tepelerden, bulutlardan aşırarak
Mıhladım zamanın çengeline,
Gün olur, zamanın değerini ararken
Değip dokunur diye
Seni kardan bir genç kız yaratmış Yaratan,
Simden, sırmadan saçların,
Lekesiz kömürden gözlerin,
Burnun körpe tomurcuktan, ağzın gülden,
Bir ömür seni doyamadan sevmem için
Geriye bir şey kalmasın diye
Sevişelim böyle bütün bir ömür,
Saçımız birlikte bembeyaz olsun.
Gel bütün gücünle saklan kalbime,
Ayrılıklar bizi bulamaz olsun.
Dünyalar yıkılsa ayrılmayalım,
Bakma insanların mutlu göründüklerine;
Dışı eli yakar, içi kendini birçoğunun,
Derdi mi yok ki; insanoğlunun?
Kimi elli, kimi elsiz,
Kimi kollu, kimi kolsuz,
Kimi ayaklı, kimi ayaksız,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!