Neden bu üveyik sesleri yaralıyor beni,
Neden bu keman sesi gırtlağıma sürtünüyor
Do majörden,
Neden bu yozun kokularını salamıyorum ciğerlerimden,
Neden bu gemiler çekiyor arkalarından beni?
Bilemem.
Sevdanı giyindim üzerime idamlık gömleği niyetine
ve çekildim uzletime
çekerek bu geçici dünyadan elimi-ayağımı,
bıraktım bir yana bilcümle malı-mülkü,
bir karasevda içinde hayrını göremediğim serveti-samanı
bir sen kaldın ortada,
Herbir ayrılığın kavuşması var,
Üzülme; bu dünya bir günlük değil.
Gün gelip bir yerde buluşması var,
Giyme karaları, gelinlik değil.
Sanma ki; unuttum bir tek gün seni,
Utanıyorum insanlardan
bir büyük karasevdaya düştüğüm için,
utanıyorum çaresizliğimden,
ne bir nasiplere açılıp bomboş dönen ellerimden,
çilelerimden,
sabaha hasret gecelerimden.
Dallarda yapraklar çiçek içinde,
Derelerde sular köpükleniyor.
Uslanmayan gönlüm senin peşinde,
Kopmuş yaprak gibi sürükleniyor.
Ne çiçek çaredir azaplarıma,
Unutmadığım ne var senin sesinden başka?
Her şey silinip gitmiş, sesin kulaklarımda.
Yanımda olup görsen, gelip dinlesen keşke,
Bitmeyen feryat olmuş şarkın dudaklarımda.
Sen şarkı söyledikçe su öperdi kumsalı,
Unutmadığım ne var senin sesinden başka?
Her şey silinip gitmiş, sesin kulaklarımda.
Yanımda olup görsen, gelip dinlesen keşke,
Bitmeyen feryat olmuş şarkın dudaklarımda.
Sen şarkı söyledikçe su öperdi kumsalı,
İnce, uzun bir yolda değilim,
Gitmiyorum gündüz-gece,
Eskimiş bir tahta köprünün tam ortasındayım.
Geriye gidemem, menzil uzun,
Gözüm kesmez.
İleriye gidemem, yolum tükenir.
Sakın hiç kimseyi hafife alma;
Ummadığın taşlar ne başlar yarar.
Batacak sandalı ummana salma;
Ummadığın taşlar ne başlar yarar.
Kola her takılan kolçak değildir,
Yapraklı Göl ‘e taş attım senin için,
Sular halka halka açıldı, yüreğim kadar,
Halkaları çerçeve ettim hayaline
Ve hayalini pırıltı edip işledim
Gönlüme.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!