Taş doğursaydı anam, beni doğuracağına;
Ben yine seni bilir, seni severdim,
Dayanırdım kahrına taş gibi, anam-babam,
Uğrunda taş taş olurdum,
Aldırış bile etmezdim attığın taşlara,
Varsın bedenim virane olsun,
Sana yakışmayan tek şey ızdırap,
Muzdarip olunca çok soluyorsun.
Betin-benzin uçuk, gözlerin harap,
Sinip sığınacak yer arıyorsun.
Ne gül umurunda ne de karanfil,
Sen benim yeni sevdalandığım değilsin;
Yaratılış ‘ta sevdalandığım sensin, sen,
Tanrı önce beni yaratmıştı yerin çamurundan,
Sonra beklemişti biraz kurumamı
Burnuma kendi ruhundan üfleyene dek,
Sabırsızlığımı hoş görüp izin verdi canlanmama
Çağın önemi yok, akıl bedende,
Kimi buna rağmen kasaya tapar.
Tek Allah var iken koca evrende
Kimi çarmıhtaki İsa 'ya tapar.
Kimi dinsizliği silah edinmiş,
Karasevdaya tek başına düşülür anam babam,
Tıpkı son bir adımını bir karanlık uçuruma atmışsın gibi,
Yoluna bir okyanus çıkmışcasına, bir bilmediğin yerde,
Tıpkı idam sehpasına gider gibi tek başına,
Tıpkı çarmıhlara gerilircesine,
Karasevdaya tek başına düşülür anam babam,
Hasret ettin uykulara,
Hasret ettin aşa beni.
Çektiğimi bilmek için
Tek bir kere yaşa beni.
Saçlarını sevdim diye,
Senden öte ne amacım var
Bu dünyada,
Senden öte ne derdim?
Ekmekse; yiyecek bir dilim ekmeğim var,
İçecekse; bir kaşık ayran aşım,
Senden gayrı her şeyde dertsiz başım,
Dokun parmaklarınla usta bir ozan gibi
Yanan gönlümün tellerine,
Vur vurabildiğince, acıma ellerine,
Oradadır senin aradığın o yanık türkü,
Sen çalmana bak, yüreğim söylesin,
Çevresini bir karabulut gibi
Çalınca düdüğü böyle trenler
Sanıyorum yine uzaklardasın.
Korkuyorum dönmez çekip gidenler,
Çünkü hasret dolu dudaklardasın.
Bakınca çocuklar hep gülücükle,
-1-
Hay 'lardan kazanmış da Huy 'lara vermemişti,
Hasan Tahsin Yıldırım kötü gün görmemişti.
Bilmiyordu dünyada bir denge olduğunu,
Kefeden eksilenin yerine konduğunu.
Sanıyordu hesaplar öte dünyanın işi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!