Ağlardım.
Araba camlarında yansırdı gözyaşlarım.
Dönüp bakardım
Sen gittikten çok sonra,sana.
Bir yanlış kadın
Bir yeşil yılan gibi
Çöreklendi içime yalnızlık.
Kıpırdamadan bekledi
O en değerli hazinesini.
Ay çekildi kenara.
Karanlık oldu.
Kestaneler dökülüyordu yollarımıza
Ara sıra bir sincap izler gibi bizi
Daldan dala atlamıştı-arkamızda.
Çam ağaçlarından sarkan buzlar,
Ne güzeldi,değil mi?
Aşkın bir grafiği vardır aslında.
Düşüşe geçti mi gitmek lazım.
Sevmek güzel türkü olur o zaman
Bir aşığın ağzından.
(İstanbul)
Gün gelir aşklar da gelir geri.
Bir çiçeğin goncasını açtığı an
Kokusunda dolanan rengarenk bir kelebeğin...
Yemyeşil bir dalın
Taze bir fidanın
İlk filizi bir tohumun.
Yağmur dinmişti.
Güneş ısıtmasa da kedileri
Beraber yürüyorduk keyifle dar bir yolda.
Ellerim kurumuş,
Gözüm dolaşıyordu tüm sokaklarda;
Bir şey arar gibi.
Yoksa hiç içeriye girmeye çalışan
Karanlık görmedin mi sen? ...
Dar sokaklar doluşuyordu
Küf kokulu ahşap evlerin cumbalarından.
O zaman olur ki
Gül yapraklarını bırakmıştın son mevsim.
Anımsıyorum,yağmur sonuydu.
Saçların kıvrılıyordu havanın nemiyle...
Kıvrılıyor,alnının orta yerine yakın
Düşüveriyordu,çelimsiz çocuklar gibi.
Tüm çizgilerinde dolaşabiliyordum
Biraz beceriksiz.
Ve bereketli sevdalarında.
Sanma ki,en aza indirilmiş gülümsemelerinle
Hâlâ karşımda durabiliyorken sen
Etkilenesin diye!
Ah,neydi o baharı kucaklayan güzelliğin...
(İstanbul)
Bak!
Herkes nasıl yaşayamıyor hayatını.
Yağmur sonuydu...
Anımsayamamayı tercih ederdim.
Yağmurluydu.
Sonradan açtı kucağını İstanbul.
Sevindim.
Islak bir kedi gibi giriverdim koynuna.
Sıcaktı.
Silkindim.
sevgili ışıl işte sensizlik bu isimli kitabını okudum tebrik ederim... benimde hedefim limandan bir kitap çıkartmak umarım ulaşaırım... sanada başarılar...