Deniz minarelerinde yaşardık biz.
Suyla kardeştik.
İstiridyeler en güzel incilerini verirdi
Almazdık;
Kendilerini vermelerine dayanamazdık.
Yokluğuna aliştığım insanların
Kokusunu duyuyorum,her düşümde.
Terk etmiyordu gülüşün,sesini.
Duyuyordum,ıslak şeylerdi.
Çok gerilerde kalıyordum,çoğalıyordu ardında.
Nikah dairesinin önünde
Bekliyordum seni.
Son çayımı yudumlarken
Yağmur başlamamıştı
Ama yakındı.
Geçmişten fırlamış bir hortlak gibi
Kirpiklerinin gölgesi düşüyor kâğıdıma:
Örümcek ayaklar...
Eğiliyorsun,içime giriyorsun:
Ateş...
Ben ise seni bekliyorum hâlâ,sabırsız ve telaşla.
Hazırım gelmene.
Sevgim seninle kalsın
Aşkım böyle yorgun kalsın
İsterse canımı alsın
Farketmez.
Hasret böyle yarım kalsın
Her azın bir çokluğu varsa...
Her şeyin bir kararı...
Her ortada bir kenar...
Her soruda bir soru
Her yanıtta bir yanıt
Eksikse hep yanı...
Sen giderken,içimdekiler de götür.
Ne kaldıysa geride,hepsi senin olsun.
Birkaç şey kalsa bile,
Süzülüp gelen günışığından,
Kaybetmeye dayanamam.
Ve an ikiye bölünür.
Ve daha bir çok an
Bölünür bölünür bölünür ya...
Aşklar da bölünür zamanla.
Bir çift sözüm var sana
Üslûbumuz direkt kalpten çıkış.
Bin ışık yılı uzakta olsan da sen.
Hem uzaklık dediğin nedir ki Sevgili.
Bugün var,yarın yok.
İnsanoğlu kuş misali.
Hikmetinden sual olunmaz Tanrı'nın
Sözlerin kesmişti yüzümü.
İstiridye kabuğunun kesiğinden faksızdı.
Acısı.
Durmaksızın unutuyordun.
Kar donuyordu avuçlarında.
Her bir parmağın sarkıttı sanki,
sevgili ışıl işte sensizlik bu isimli kitabını okudum tebrik ederim... benimde hedefim limandan bir kitap çıkartmak umarım ulaşaırım... sanada başarılar...