Çözülür şimdi dizlerimin bağı.
Çözülür isimler,
Uçuşur telefon numaraları ve adresler,
Kod numaraları...
Dondurulmuş sinir hücrelerimle
Karşındayımdır artık;
Giden bir gemiydim arkandan
Yahut da elimi tutarken
Gözlerimi kapattığım bir yabancı.
Trafiğin aniden durması gibi
Kalakaldık öylece.
Kalabalıktı yollar.
Sevmek bir yalanı istemekse
Ya da sevdiğin bir yalan...
Vazgeçmek imkansızsa
Kafanı karıştıran...
Çekilince,bir uğultu olursa gece
Bu gün bayram.
Bayramın ilk öpüşü;
Nerelerdesin?
Çocukluğumla kucaklaşayım
Bayram giysilerimi giyer gibi.
Boş bir salıncak sallanıyor sanki.
El öpmeler...Harçlıklar...
Tüm denizlerin durgunluğu bugün çocukluğum.
Boş bir kırmızı salıncak sallanıyor sanki.
Çatapatlar ve barut kokusu...
Kolalı mendiller,lokumlu bisküviler;
Seyyar salıncaklar,dönme dolaplar...
Tel dolaplarda bozuk peynir kokusu...
Karşı inşaatta teşhirci amele;
Lafontenden masallar...
Çelik çomak sokak aralarında.
Ve kuytularda
Soğuk,pislik,taş,çamur.
Ve toprak,çocuklar,çamur.
Çamur,gazoz kapakları,kayısı çekirdeği düdükler...
Ve yalnızlık...Çamur.
Köpek yavruları gibi dağılıyoruz her birimiz.
Ve yalnızız.
Kır çiçekleri gibiydik oysa.
Bize de gelincik olmak düştü.
Kopardılar...
Bize de gelincik olmak düştü.
Uyandırdılar
Karpuz fenerleri arar gözlerim.
(İstanbul)
Direnirdik,aşka yenik.
Tanımazdın,
Küçük bir komşu çocuğu ben.
Mahcup.
Eteğim açılırdı
Düşerdim merdivenlerde.
Yağmur sonuydu.
Yeterince geçti.
İyice çamurlaşmış tarlaların arasından
Sürüklenircesine yürüyordun sahile.
Balıkçı teknesinde unutulmuş balık gibi.
Üşümüyordun ve miden kanıyordu.
Bir başkasının gözlerinde düşlüyordun sanki düşlerimi...
Onlar benim diye haykırmak istiyordum yüzüne,
Onları bana geri ver...
Ve edatların olmadığını söylüyorlardı bize hâlâ.
Yabansı bir dili konuşuyorduk arkamızda.
Belki de yabancılaşmıştık parça parça.
Senin yarınların çok kısa.
Umutların yok.
Akşamların dar.
Kirletmez seni sözlerin...
Ama söylenecek onca söz varken?
Kucak açmıştın kendine
Alıp ısıtmıştın.
Parlatıp arındırmış
Süsleyip püslemiştin.
Güzel göstermiştin kendine kendini.
Memnun bir tavırla,
Usul usul çözülüp gittiğini
Bir gece karanlığında anlamak,
Sahildeki sandalın.
Yakamozların güzelliğine kapılmışken sen…
Orda öylece ‘sanmak’ uzun uzun…
Bir ‘yanılgı’ aslında sevmek…
sevgili ışıl işte sensizlik bu isimli kitabını okudum tebrik ederim... benimde hedefim limandan bir kitap çıkartmak umarım ulaşaırım... sanada başarılar...